Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DOST DEDIGIN

DOST ...  Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli... Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı... Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı... Dost dediğin; fanatik olmalı; Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.  Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli Ve ağladığında, seninle ağlamalı... Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmalı; Sevinci çarpmalı... Üzüntüyü bölmeli... Geçmişi çıkarmalı... Yarını toplamalı... Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı... Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı... İşi bitince seni bir tarafa atmamalı... Gerçek dost  Dünyanın çamuruna bulansa da ellerin  Bütün içtenliğiyle tutabilendir.  Sana gözleriyle değil,  Yüreğiyle bakabilendir.  Ve bir gün zindanlar,  Kıtalar,  Dünyalar girse de araya,  Adını andığında gözleri dolabilendir.  Yiten eski bir dostun yüzünde  Senin hiç bilmediğin bakışın kalır  Bera...

19 MAYIS 1919 GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI

Bence 19 Mayıs. .Emperyalist işgal ordularina karşı halkımızın direniş semboludur. 19 Mayıs Samsun'da yakilan özgürlük ve aydınlanma ateşi çağdaş Cumhuriyet'in varlık nedenidir. 19 Mayis 1919 Türk Milletin yeniden doğuş günüdür, kutlu olsun. Kurucu değerlerimize ve laik demokratik çağdaş cumhuriyetimize sahip çıkmak için; Mustafa Kemal Atatürk’ün, 19 Mayıs’ı gençliğe emanet ederken, ayni zamanda onu Türk kadınının ‘İstiklal’ bilincine emanet ettiğinin farkındayız değilmi? Ne mutlu Cumhuriyet emanetini taşıyanlara… Daha nice 19 Mayıslara.. 101. Yıl coşkusunu Saat 19.19’da 23 Nisan coşkusunu kutladığımız gibi yine tüm yurttaşlarımızla balkonlarımızdan istiklal marşımızı okuyarak kutlayacağız... Geleceğe dair bütün umudun Gençlerde olduğu bir anlayışla; 19 Mayis ATATÜRK'U Anma ve Gençlik ve Spor bayramı kutlu olsun. Ali Cemal Türkmen

VARLIĞIMIZ ANNELERIMIZDIR...

ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN Dünya da kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, altına yapan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister? Kim bu kadar aciz biriyle hiç usanmadan ilgilenmek ister ya da bunu kim yapabilir? Ne kadar zor iş dediğimiz tüm bu işleri karşılık beklemeden, severek yapan tek canlı annelerdir. VARLIKLARIMIZ Dünyanın en kutsal varlıklarıdır anneler. En duygusal, en vefalı, en çok değeri bilinen ve haklarının ödenmesi imkânsız olan meleklerimizdir. Gözlerimizi açtığımız ilk günde başlar onlara bağlılığımız. Daha hiçbir şeyin farkında değilken onların kucağında ağlamamız kesilir ve her ağlamamızda bilir ne derdimiz olduğunu. Bizim ağlamamız başkalarına kötü gelebilir ama onlara değildir; onlar bıkmadan usanmadan yetişir imdadımıza. En güzel elbiseleri giyindirir, en güzel yiyecekleri yedirir bizlere. Hep sevgiyle büyütür bizleri. MUTLULUK Bizlerde mutluluk duyarız bun...

6 MAYIS 1972 IDAMA GIDERKEN

İdama giderken (6 Mayıs 1972 ) idamları izleyen iki avukattan biri olan Mükerrem Erdoğan o sabahı şöyle anlatıyor: Deniz Gezmiş deniz bize döndü.”cezaevinde bizi, yangından mal kaçırır gibi kaptılar, havalandırarak getirdiler. Ayakkabılarımızın bağlarını bile bağlamamıza fırsat vermediler. postallarımın bağlarını bağlasınlar; asıldığımda ayağımdan düşmelerini istemem.” dedi. deniz gardiyanların yardımıyla masaya çıktı. bir gardiyan ilmiği açtı, genişletti, başından geçirip taktı deniz’in boğazına. işte o an deniz son sözlerini söyledi: yaşasın tam bağımsız türkiye! Yusuf Aslan deniz’in asılması sırasında yusuf’u alıp oraya getirmişler. bize dönerek “duydum deniz’in sesini.” dedi. darağacı hazırlanmış, tazelenmişti. yusuf masaya oradan da tabureye çıktı. geçirdiler ilmiği boynuna. yusuf da gür, yürekli bir sesle son sözlerini söyledi, taburenin üzerinde: ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle h...

EBEDI BIR HASTALIKTIR YAZMAK...

ÖMER POLAT HOCAM VE BİZ…. Edebi bir hastalıktır yazmak ve tedavisi asla mümkün değildir.” derdi Ankara Akdere orta okulundaki Sınıf  ve Almanca Öğretmenim  “ Ömer Polat . O dönem de bile İtiraz etmiştik birkaç arkadaşla; Ama bu arada kısa bir hatırlatma yapmadan geçmeyeceğim. “Ömer Polat” 1980 yılına kadar Ülkemizde bir çok şiir kitabı, roman ve duz yazıları çıkmış hatta romanları Tiyatro oyununa çevrilmiş bir yazarımız. “ ALADAĞLI MIHO” adlı tiyatro eseri gibi. Bilmenizi istedim.. Tekrar konumuza gelirsek, Gülmüştü Ömer Polat  hocamız. “Sözümü tekrar ediyorum, edebi bir hastalıktır yazmak ve tedavisi asla mümkün değildir.” demişti, bizim bilgiç ve vakur tavrımıza karşın.  Şaşırmıştık bu söze. Madem bir hastalıktır, madem tedavisi yoktur, hocamız neden bir müddettir yazmıyor ya da yazamıyordu?  Bizleri dinlemiş, düşünmüş ve bizi de düşündürmeye çalışmıştı en sevecen haliyle. “Yazmaya sadece ara verilir. İnsan ruhu bazen boşluklardadır. İşte o zaman yaz...