Ana içeriğe atla

BİR DİLEĞİM VAR / ALİ CEMAL TÜRKMEN


Geleceğe dair bir hayaliniz veya isteğiniz varsa, bilin ki bu gelecekte olasılıklardan biri olduğu için zihninize düşmüştür.Ama bir de bu olasılıkları abartan ve açgözlülüğe çeviren nefsimizin sesi vardır. Dileklerle ilgili ilk bilmemiz gereken şey sade ve içten olmasıdır. Nefsin etkisinden uzak, arınık ve kalpten gelmelidir. işte bu yüzden istekleri ağaçların ruhlarına fısıldarsak,  ağaçlarında bunu evrene ve toprağa taşıyacağına inanılırdı,  bu yüzden dilekler söylenerek enerji ağaca "bağlanırdı". Fiziksel bağlama işlemi aynı zamanda ruhsal enerjiyi bağlamak içinde kullanılır. Enerji yüklenmiş bez, ağaca bağlandığında enerji ağaca aktarılır ve ağacın bunu evrene taşıması beklenilirdi. 



İşte benim isteklerimden bir kaçı ;.......
Dilek ağacına istekler başladı.....................................



Bir şeyi tüm kalbinizle, inanarak dilerseniz ve gerçekleşmesi için yılmadan çalışırsanız, kötülükler kralı bile gelse, o dileğin gerçekleşmesini en-gel-le-ye-mez!




Bana öyle bir gönül ver ki; Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile, bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım.
Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" yada " siz" sözcüğünü kullanabileyim...



Bana öyle bir sevgi ver ki; Sonsuz bir hazine gibi....bitmesin, çoğalsın, daha da sevdikçe, doldursun sarsın çevremi... Hatta küstükler imi daha da ileriye giderek düşmanlarımı da sevebileyim...



Bana öyle bir güç ver ki; Herkesten daha çok çalışabileyim, proje üreteyim, tutsak düşmeyeyim, doğanın koşullarına, eşimi, çocuklarımı, torunlarımı, damatlarımı ve onların isteklerini yerine getir ki, mutlu etki, mutluluğu başkalarına da götüreyim...




Bana öyle bir sağlık ver ki; Düşüne bileyim, konuşabileyim, şükredebileyim...vs.




Bana öyle bir erdem ver ki; İyilik etmeyi, ve sevinçten buğulanmış gözlerle,teşekkür edenlere; bir şey yapmadım, anımsamıyorum,  diyebileyim..



Bana öyle bir yetenek ver ki; İyi bir eş, baba, iyi kardeş, abi, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi yuttaş, iyi siyasetçi, iyi bir yazar, iyi bir dost olabileyim.


Bana öyle bir umut ver ki; Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için, karamsarlığa düşmeyeyim, her şeyden aklanmış olarak yaşama yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim...



Bana öyle bir anlayış ver ki ; Düşünebildiğim, yarğılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, var olduğum şuanda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim...



Bana öyle bir talih ver ki ; Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven, o düzeyde de sevilen bir kişiydi"  diye konuşsunlar ve bende huzur içinde olabileyim...



Bana öyle bir irade ver ki; Bir gün yenilip,  içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem; bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise elimi durdurabileyim...



Bana öyle bir sabır ver ki; Sükneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim...!!!


           Ülkemde "sulh, dünya da barış olsun"



Derim Ki; Ormana gidin ağaca sarılın, onla konuşun, ona derdinizi anlatın, isteklerinizi hayellerinizi, projelerinizi  anlatın... Size saçma gelse bile bilin ki ağaç, tüm sessiz bilgeliğiyle sizi dinliyor ve isteklerinizi evrene gönderiyor...




Günün her saati, birileri bir yerde bir şeyler diliyor: kimi dünya seyahatine çıkmayı, kimi bir kelebek olmayı, kimiyse yıldıza dönüşmeyi. Neyse ki dilekler belli belirsiz, uçucu şeyler. Yoksa dünya çok çılgın bir yer olurdu!

 İnsanlar güzel varlıklar çünkü hayal kurabiliyorlar.”

Sevgi en büyük özümsemeniz olsun..

Saygılarımla;
Ali CEmal TÜrkmen





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller...

TARİH 11 TEMMUZ 1979'U GÖSTERİYORDU

ACILI GÜNLER GERİDE KALDI Tarih 11 Temmuz 1979’u gösteriyordu. Babam çok heyecanlıydı. Vurulan Oğlu Ali Haydar Türkmen’in  Mahkemesi vardı çünkü. Sabah erkenden kalkıp üstünü giydi ve bizlere ”Ben Mahkemeye gidiyorum” dedi. Mahkemede oğlu Ali Haydar Türkmen'in davası sürerken karşı tarafla (oğlunu vuran polis ve onun arkadaşları) ilk defa karşılaşacaklar. “Can güvenliğimiz yoktur” diye mahkemeye gelmemiş, mahkeme heyetine dilekçe göndermişler.'di... Mahkeme'de duruma itiraz eden babam Niyazi Türkmen "Mahkeme Heyetine: “Biz siviliz ama can güvenliğimizden korkmuyoruz. Sizlerin karşınıza her zaman çıkabiliyoruz, istenilen her yere de gidiyoruz;; Ama ne acıdır ki onlar devletin her türlü imkânlarından yararlanıyorlar, bellerinde silah rahatça adam vurabiliyorlar ve üzerlerinde devletin resmi elbisesini taşıdıkları halde yine de “CAN GÜVENLİKLERİ YOK!“ diye mahkemeye bizim karşımıza çıkamıyorlar.   Burada bir  "ADALETSİZLİK " yok mu Hâkim Bey?...

TANITABILSEM,,,

  BİZİM KÖYÜN YEŞİL YAYLALARINI, İMKANIM OLSADA TANITABİLSEM, ALTIN BAŞAK VEREN TARLALARINI, FENNİ GÜBRE İLE CANLATABİLSEM. DEĞİRMEN ÇEVİRİR AKAR SULARI, İSTEYİNCE KOKAR MİS GİBİ SULARI, İSTEYEN TARLAYA SOKAR SULARI, KAZMA KÜREK İLE YÖNETEBİLSEM. AŞIK CEMALİYİM KÖYDEN AYRİYİM, NUFÜSUM ORDA NEDEN GAYRİYİM, KOVANIMA GELİP GİDEN ARIYIM, GAM YEMEM HERKESE TANITABİLSEM.