Geleceğe dair bir hayaliniz veya isteğiniz varsa, bilin ki bu gelecekte olasılıklardan biri olduğu için zihninize düşmüştür.Ama bir de bu olasılıkları abartan ve açgözlülüğe çeviren nefsimizin sesi vardır. Dileklerle ilgili ilk bilmemiz gereken şey sade ve içten olmasıdır. Nefsin etkisinden uzak, arınık ve kalpten gelmelidir. işte bu yüzden istekleri ağaçların ruhlarına fısıldarsak, ağaçlarında bunu evrene ve toprağa taşıyacağına inanılırdı, bu yüzden dilekler söylenerek enerji ağaca "bağlanırdı". Fiziksel bağlama işlemi aynı zamanda ruhsal enerjiyi bağlamak içinde kullanılır. Enerji yüklenmiş bez, ağaca bağlandığında enerji ağaca aktarılır ve ağacın bunu evrene taşıması beklenilirdi.
Dilek ağacına istekler başladı.....................................
Bir şeyi tüm kalbinizle, inanarak dilerseniz ve gerçekleşmesi için yılmadan çalışırsanız, kötülükler kralı bile gelse, o dileğin gerçekleşmesini en-gel-le-ye-mez!
Bana öyle bir gönül ver ki; Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile, bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım.
Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" yada " siz" sözcüğünü kullanabileyim...
Bana öyle bir sevgi ver ki; Sonsuz bir hazine gibi....bitmesin, çoğalsın, daha da sevdikçe, doldursun sarsın çevremi... Hatta küstükler imi daha da ileriye giderek düşmanlarımı da sevebileyim...
Bana öyle bir güç ver ki; Herkesten daha çok çalışabileyim, proje üreteyim, tutsak düşmeyeyim, doğanın koşullarına, eşimi, çocuklarımı, torunlarımı, damatlarımı ve onların isteklerini yerine getir ki, mutlu etki, mutluluğu başkalarına da götüreyim...
Bana öyle bir sağlık ver ki; Düşüne bileyim, konuşabileyim, şükredebileyim...vs.
Bana öyle bir erdem ver ki; İyilik etmeyi, ve sevinçten buğulanmış gözlerle,teşekkür edenlere; bir şey yapmadım, anımsamıyorum, diyebileyim..
Bana öyle bir yetenek ver ki; İyi bir eş, baba, iyi kardeş, abi, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi yuttaş, iyi siyasetçi, iyi bir yazar, iyi bir dost olabileyim.
Bana öyle bir umut ver ki; Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için, karamsarlığa düşmeyeyim, her şeyden aklanmış olarak yaşama yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim...
Bana öyle bir anlayış ver ki ; Düşünebildiğim, yarğılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, var olduğum şuanda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim...
Bana öyle bir talih ver ki ; Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven, o düzeyde de sevilen bir kişiydi" diye konuşsunlar ve bende huzur içinde olabileyim...
Bana öyle bir irade ver ki; Bir gün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem; bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise elimi durdurabileyim...
Bana öyle bir sabır ver ki; Sükneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim...!!!
Ülkemde "sulh, dünya da barış olsun"
Derim Ki; Ormana gidin ağaca sarılın, onla konuşun, ona derdinizi anlatın, isteklerinizi hayellerinizi, projelerinizi anlatın... Size saçma gelse bile bilin ki ağaç, tüm sessiz bilgeliğiyle sizi dinliyor ve isteklerinizi evrene gönderiyor...
Günün her saati, birileri bir yerde bir şeyler diliyor: kimi dünya seyahatine çıkmayı, kimi bir kelebek olmayı, kimiyse yıldıza dönüşmeyi. Neyse ki dilekler belli belirsiz, uçucu şeyler. Yoksa dünya çok çılgın bir yer olurdu!
İnsanlar güzel varlıklar çünkü hayal kurabiliyorlar.”
Saygılarımla;
Ali CEmal TÜrkmen
Yorumlar
Yorum Gönder