Ana içeriğe atla

BENİ ÖDÜLLE CEZALANDIRMA


MUTLU VE BAŞARILI ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN 

GÜZEL BİR REHBER KİTAP 

Son günlerin en çok satan kitaplar listesini süsleyen "Beni Ödülle Cezalandırma" kitabı
Dr. Özgür Bolat takip ettiğim bir köşe yazarı değildi.  Kitabı kızım Ayça Sinem okumuş beğenmiş olacak ki bizlere de "tavsiye" de bulundu...Bende bir ebeveyn olarak tabi ki çok merak ettim, aldım kitabı okudum, sizlerle de duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istedim. 

Öncelikle bu kitabı kimler okumalı diye soracak olursanız? Sadece ebeveynlerle eğitimciler mi? hayır, bence iş verenler, yöneticiler, yaşam koçları, çalışanlar vs.. Yani hemen hemen herkes bence bu kitabı okumalı. 

Kitabın konusu ; Ödül, neden motivasyonu düşürür? Ödülle değerler neden öğretilemez? 
Ödül, yaratıcılığı neden olumsuz etkiler? Ödül, yapay sevginin bir göstergesi midir? 
Ödülle büyüyen çocukları ne tür tehlikeler bekler? Mutlu ve başarılı bir çocuk gerçekte nasıl yetiştirilir?  genel olarak ödülün zararları. 

Bunun gibi merak edilen birçok sorunun yanıtını eğitim bilimci Dr. Özgür Bolat, son 70 yılda yapılan bilimsel araştırma ve gerçek vak'alarla net bir şekilde ortaya koyuyor.

 Dolayısıyla ödülün motivasyonu ve yaratıcılığı neden öldürdüğü, insanların neden kendilerini değersiz hissettirdiği, çocuklar neden mutsuz ve başarısız gibi soruların cevapları ile çözüm yolları bu kitapta yer almakta.

Her bölümün sonunda o bölüme dair özetler var. Bu okuduğum yabancı ebeveyn kitaplarını hatırlattı bana ve sevdim. 

Koşulsuz ebeveynlik anlayışıyla birey yetiştirme yöntemini yaymak için ortaya çıkmış tam bir başucu kitabı. Beni Ödülle Cezalandırma. Çocuk eğitiminde doğru bildiğimiz yanlışlar var bu kitapta.. Biz ebeveynlere bilimsel açıdan yardımcı olan Dr Özgür Bolat, sadece çocuklara ödül vermenin görünmeyen gizli zararlarını anlatmıyor, bizlere bir model, pratik çözümler ve uygulamalar da öneriyor.


 Biz ebeveynlerin kafalarındaki, ödül ve cezaya dair tüm soruların cevapları ve çocuğunuzla ilişkinizde anlamlı değişikler yaşayacağınızın garantisini bu kitapta bulabilirsiniz. 


Fakat kitabın ilk bölümünü okurken ilk önce biraz “allahım ben ne yapıyormuşum ” duygusuna kapılmanız mümkün olabilir. Kitap okuyup ilerledikçe bu duygu ikinci bölüme vardığınızda azalıyor ve rahatlıyorsunuz. 



Çünkü hem doğru yaptığınız birçok şey olduğunu, hem de işleri yoluna koymanın mümkün olduğunu hissediyorsunuz.
Kitaptan en sevdiğim cümleyle yazımı bitirmek istiyorum;

"Çocukları kontrol edilmesi gereken küçük insanlar değil, güvenilmesi gereken iç dünyası geniş bireyler olarak görmeliyiz. Sahip olmak istediğimiz değil, sahip olduğumuz çocukları yetiştirmeliyiz.”
Dr. Özgür Bolat, sadece ödülün görünmeyen gizli zararlarını anlatmıyor; bizlere bir model, pratik çözümler ve uygulamalar da  öneriyor. 

Kılavuz niteliğindeki bu kitabı okuduğunuzda mutlu, öz güvenli, sorumluluk sahibi ve başarılı bir çocuk yetiştirmek için önemli bir adım atmış olacak, çocuğunuzla ilişkinizde anlamlı değişiklikler yaşayacaksınız. diye düşündüm.

O Yüzden Yazarımız Dr. Özgür Bolat kardeşimize bu kadar yararlı bir kitap bizlere sunduğu için kendisine ve emeği geçen herkese Teşekkür ederim.


Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.

Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi