Ana içeriğe atla

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN , CAN KATAN'IM (AYŞEGÜL)


                         NİCE MUTLU YILLARA DİLEYEREK BAŞLAMAK İSTİYORUM


“Hayatımın anlamı,,,

Hiçbir zaman, duygularımı ve düşüncelerimi  ertelemedim… Yaşamak istediğim hiç bir anı yarına ertelemedim… Yarınlara bırakıp da tehlikeye atmadım isteklerimi… Hep yarınlar için hayaller kurmak, gelip gelmeyeceği belli olmayan günleri beklemek bana göre değil desem biraz abartı olacaktır…

Bir ömrün en ıssız, sade ,sıkıntılı yerindeydim, sonra birden sen çıktın karşıma. Geldin ve bildiğim her şeyi değiştirdin. İçinde umut olan bir yolculuğun,  iki tane güzel pırlanta gibi (Ayça Sinem, Ezgi Gizem adlı) kızlar vererek başlangıç yaptık güzel hayata,  ben o güzel yavrularla beraber seninle sanki yeniden dünyaya geldim.

Sana olan sevgimi anlatmaya hiç bir sözcük yetmez. Bu öyle kuvvetli bir sevgi ki, her an seni yaşamak, seninle birlikte çocuklarımızın başında, torunlarımızı büyütmek , seninle yaşlanmak, istiyorum. Beni yalnızlığımdan sıyırıp mutlu günlere kavuşturan sensin, yaşadığımın farkına vardıran sensin, huzurun diğer adı yineeee evet yine sensin.

SEvgidaşım, mor menekşem, papatyam desem, gözlerin kadar parlak olmasalar da seninle yıldızları izlemek, dünyanın en huzurlu şeyi. Çünkü olur da bir yıldız kayarsa dileğim belli; sen … Bil ki; her duamda ellerimi açtığım, her hayalde baş köşeye kondurduğumsun. Bil ki; benim en tatlı uykum, en hakiki mutluluğumsun.


Diğer yarım…
Seninle geçen zamanlarım o kadar kıymetli ki hiç bir anım boşa akmasın istiyorum. Her anımız ölümsüzleşsin, her sevincimiz tarihe kazınsın istiyorum.

Bana olan desteğin, bana olan sevgin, bana duyduğun büyük aşk karşısında, dizlerinin önüne eğilip, sana olan bütün duygularımı haykırmak isterdim. Fakat ağızdan bir türlü çıkmıyor cümleler senin yanında. Seni sadece yazarak anlatabiliyorum. Yüzünü, sevgini,mutluluğunu gülüşünü, ellerinin ve kalbinin sıcaklığını sadece kağıtlara dökebiliyorum.


Sana bakarken daha bir güzelleşiyor sanki ruhum. İçimde kötü olan ne varsa, hepsi bir bir kopuyor, karışıyor bahar rüzgarlarına. Savruluyor içimdeki bütün olumsuzluklar. Güzel olan ne varsa bana koşuyor sanki seninle birlikte

Sen; sofranın tuzu, rüyaların tatlı düşüsun…

Canıma can katanım,

Beni hayata bağlayanımsın...


 



Hayatıma kattığın bir anlam var yarenim... Ve nasıl bir şeyse sana kızamıyorum, kırılamıyorum.Varlığın,onurlu duruşun,fedakarlığın,sabrın,özverin bana hep iyi ki varsın dedirtiyor.
İyi ki varsın, / İyi ki seni tanıdım, / İyi ki beni yüreğine eş seçtin. 
Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller...

TARİH 11 TEMMUZ 1979'U GÖSTERİYORDU

ACILI GÜNLER GERİDE KALDI Tarih 11 Temmuz 1979’u gösteriyordu. Babam çok heyecanlıydı. Vurulan Oğlu Ali Haydar Türkmen’in  Mahkemesi vardı çünkü. Sabah erkenden kalkıp üstünü giydi ve bizlere ”Ben Mahkemeye gidiyorum” dedi. Mahkemede oğlu Ali Haydar Türkmen'in davası sürerken karşı tarafla (oğlunu vuran polis ve onun arkadaşları) ilk defa karşılaşacaklar. “Can güvenliğimiz yoktur” diye mahkemeye gelmemiş, mahkeme heyetine dilekçe göndermişler.'di... Mahkeme'de duruma itiraz eden babam Niyazi Türkmen "Mahkeme Heyetine: “Biz siviliz ama can güvenliğimizden korkmuyoruz. Sizlerin karşınıza her zaman çıkabiliyoruz, istenilen her yere de gidiyoruz;; Ama ne acıdır ki onlar devletin her türlü imkânlarından yararlanıyorlar, bellerinde silah rahatça adam vurabiliyorlar ve üzerlerinde devletin resmi elbisesini taşıdıkları halde yine de “CAN GÜVENLİKLERİ YOK!“ diye mahkemeye bizim karşımıza çıkamıyorlar.   Burada bir  "ADALETSİZLİK " yok mu Hâkim Bey?...

TANITABILSEM,,,

  BİZİM KÖYÜN YEŞİL YAYLALARINI, İMKANIM OLSADA TANITABİLSEM, ALTIN BAŞAK VEREN TARLALARINI, FENNİ GÜBRE İLE CANLATABİLSEM. DEĞİRMEN ÇEVİRİR AKAR SULARI, İSTEYİNCE KOKAR MİS GİBİ SULARI, İSTEYEN TARLAYA SOKAR SULARI, KAZMA KÜREK İLE YÖNETEBİLSEM. AŞIK CEMALİYİM KÖYDEN AYRİYİM, NUFÜSUM ORDA NEDEN GAYRİYİM, KOVANIMA GELİP GİDEN ARIYIM, GAM YEMEM HERKESE TANITABİLSEM.