Ana içeriğe atla

ASGARİ DEĞİL YAŞANABİLİR BİR ÜCRET


ASGARİ ÜCRET, ON BİNLERİN DERDİDİR...

Asgari ücret ülkemizde çalışanların tamamını ilgilendiren bir konudur. Asgari ücret tespiti 16 milyondan fazla işçinin ve onların ailelerinin yaşam koşullarını ilgilendiren çalışma hayatının en temel konularından biridir. Asgari ücret on milyonların derdidir.

On milyona yakın işçi ya asgari ücretin altında ya da asgari ücrete çok yakın bir ücretle çalışmaktadır. Öte yandan asgari ücret seviyesindeki artış, genel ücret artışlarını da etkilemektedir.

Asgari ücret on milyonların derdidir

Asgari ücrete dair veriler, ülkemizdeki çalışma ve yaşam koşullarının dünyanın ne kadar gerisinde olduğunu göstermektedir. 

Ülkemizde asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmamakta, BM, ILO ve Avrupa Konseyi ilkeleri dikkate alınmamaktadır. Uluslararası normlara göre işçinin sadece kendisinin değil ailesinin de (hane halkının) asgari ücret tespitinde hesaba katılması gerekir. Ülkemizdeki Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği’nde yer alan tanımda ise işçinin ailesi asgari ücretin dışında bırakılmıştır.



ASGARİ ÜCRETLİ GEÇİM ÜCRETİ İSTEMEKTEDİR...


“Krizin bedelini ödemeyeceğiz” diyerek bir araya gelen çok sayıda emek ve meslek örgütü, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü, asgari ücretin en az net 3.500 00 TL’ye çıkarılmasını ve tüm ücretlere en az enflasyon oranında zam yapılmasını istemektedir.

Yapılan Araştırma ve Tespitlerde;
Asgari ücrete dair veriler, ülkemizdeki çalışma ve yaşam koşullarının dünyanın ne kadar gerisinde olduğunu göstermektedir. Türkiye, evrensel kabul görmüş temel sosyal haklardan birisi olan asgari ücrete dair dünyadaki standart ve uygulamalardan çok uzaktadır.

Asgari ücretin tespitinde hükumet ve işveren ittifakı belirleyici olmaktadır. Bilindiği gibi Türkiye’de asgari ücret üçlü bir mekanizma olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmektedir. Komisyonda beş hükumet, beş işveren ve beş işçi temsilcisi yer almaktadır.


BİLDİĞİMİZ BİR GERÇEKTE...

Asgari ücret son yıllarda enflasyon karşısında da eridi  aktı.  Su oldu..

Asgari ücret döviz karşısında da ciddi bir erimeyle yüz yüzedir. 

4857 sayılı İş Kanunu “cinsiyet” nedeniyle işverenin işçilere eşit davranmakla yükümlü olduğunu düzenlenmesine rağmen uygulamada ülkemiz ücret eşitliği ilkesinden oldukça uzaktır. 
Kadınların daha yoğun çalıştığı sektörlerde, kadınlar erkeklerden daha az kazanmaktadır. Asgari ücret altı ücret alan kadınların oranı erkeklerden fazladır.

Bu ay sonunda belirlenecek olan 2021 yılı asgari ücreti, ekonomik kriz ve covit 19 hastalığı nedeniyle çok daha büyük önem taşımaktadır. İğneden ipliğe her şeye zam gelmekte, ancak ay sonu bir türlü gelmemektedir. Krizle birlikte sıçrayan enflasyon karşısında eriyen asgari ücret, domateste yüzde 53, yumurtada yüzde 38 gerilemiştir. Doğalgazdan elektriğe , iğneden ipliğe temel ihtiyaç maddelerinde faturalar büyük kabarmakta, borçlarımız da her geçen gün katlanmaktadır.



BİZİMDE DÜŞÜNCEMİZ ŞU Kİ;
Yaşanabilir bir memleket, ancak yaşanabilir bir ücret ile mümkündür. Kriz koşullarında asgari ücretin geçim koşullarına uygun artması hem işçiler hem ülke için yararlıdır. 2021 asgari ücreti böyle bir yaklaşımla belirlenmeli, geçim ücreti olmalıdır. 
Benim  tercihim en az 5.000.00 TL olmalıdır. 


SENDİKALARIMIZIN VE ASGARİ ÜCRETLİNİN TALEPLERİ;

Bir seferde bizler dile getirelim;
  • Kriz koşullarında asgari ücretin geçim koşullarına uygun artması hem işçiler hem ülke için yararlıdır. Asgari ücret geçim ücret olmalıdır.
  • Asgari ücret hesabında uluslararası standartlara uyulmalı ve işçinin ailesi de dikkate alınmalıdır.
  • Asgari ücretin tespitinde bütün işçi konfederasyonlarına katılım hakkı sağlanmalı, Asgari Ücret ulusal ölçekli bir toplu pazarlıkla belirlenmeli ve uyuşmazlık durumunda toplu eylem hakkını da içermelidir.
  • İşçi ve memurlar için tek asgari ücret saptanmalıdır.
  • Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır.
  • Asgari ücret yıllık olarak hesaplanmalı, tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi