Ana içeriğe atla

BİLİNMEYEN ÜLKE TÜRKİYE


TÜRKİYE'NİN BUGÜNKÜ  DURUMU PARLAK BİR ÇÜRÜME


Ülkemiz hakkında bütün bildiklerimiz hızla geçen bir trenin, yükseklerden uçan bir uçağın penceresinden gördüklerimiz olarak kalıyor.
Dertlerimizi, sıkıntılarımızı tam bilemediğimiz gibi, gücümüzün nelere yetip nelere yetmeyeceğini de ölçüp biçemiyoruz. 
Politikayı iş edinenlerimiz toplumumuzun politik gerçeklerini yeterince bilmeden didiniyor. Yasa çıkaran adamlarımız, çıkardıkları, uyguladıkları yasaların yaşamımıza uygunluk derecesini kavrayamıyor. Devlet (KAMU, BELEDİYELER)  yönetenlerimiz kendisine yalan yanlış yansıtılan olayları, vak'aları gereği gibi değerlendiremiyor.
Bakanlıklar, Belediyeler, Devlete bağlı Şirketler devleşen, canavarlaşan bir ANAMAL düzenin bencilleştirdiği, duygusuzlaştırdığı, sinirli ettiği bir kalabalık gereksiz yerlere su gibi para harcıyor, Zevkine zevk rahatına rahat katıyor. Devlet kurumlarının bütçe harcamalarını denetleyen kuruluşumuz "SAYIŞTAY"IN raporları ne kamuoyu (yurttaşlarla) paylaşıyorlar ne de TBMM gönderiyorlar.


 ZAMLAR VE PAHALILIK

Bu rahatlıktan emeğiyle (işçi, memur, çalışan, küçük esnaf, gariban ) geçinenlere de çok küçük bir pay düşüyor. Fakat temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları 2018 yılıyla beraber öylesine acımasız artı ki, (VUV; VUV ) emeği ile geçinen halk '"ZAMLARDAN "  "PAHALIKLIK" tan bunalmış, ne yapacağı konusunda çaresiz bir durumda. ANAMALcı'nın, aracıların , KURUMLARIN; kar iştahları doymak bilmiyor.



Ülkemizin bugünkü genel durumu imrenilecek, örnek alınacak, övülecek bir durum değil. Türkiye'nin bugünkü durumu parlak bir çürüme.

Ülkemizdeki yaşanan vahim olaylar sebep gösterilerek yapılacak olan uluslar arası projeler bile tek, tek alınarak başka ülkelere veriliyor.
Politikaya atılan kimi kişilerin şimdi de gözünden kaçan "Doktrine dayanmayan, sömürge, çıkar esasına göre gelişmiş bu partilerin kadroları içinde, bu partilerin başına geçmekle, bu DİKTATÖRLÜK isteyen düşünceleri ve onları besleyenlere söz geçirebileceklerini sanırlar. 
Ama kendileri'de yanıldıklarını henüz görememiş olacak ki aynı sisteme devam ediyorlar. Hatta başka partilerin yöneticileri de bu bu "DİKTATÖRLÜK" isteyen düşüncelere özenmeye başladılar bile.
Memleketimizde gün geçtikçe yayılan bu DİKTATÖRLÜK düşünce saltanatına son verecek köklü dönüşümler gerçekleştirilmedikçe, hayal edilecek bir iktidar halka karşı olacak, demokrasi , adalet, hukuk gelişmeyecektir.
Ülkemizle ilgili özlemimiz batı uygarlıklarının dayandığı düşünce özgürlüğü, temel haklarıyla, er geç insanları arasında düşünce özgürlüğünün yanında ekonomik özgürlüğü, sosyal adaleti, eşitliği, kardeşliği barışı sağlayacak koşulları yaratmaktadır.
İnsanın temel haklarını bütünüyle kendi yurttaşlarına tanımaktır.

Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi