Ana içeriğe atla

SEÇİLEN BELEDİYE BAŞKAN, MECLİS ÜYELERİMİZİ VE MUHTARLARIMIZI KUTLARIM


BELEDİYE BAŞKANLARINI DEĞERLENDİRME ÖLÇUSU NE OLMALIDIR...



 Başarılı Başkan aynı zamanda çalışmalarını kendi beldesinde, ulusal ve uluslararası düzlemde duyurmayı da bilen Başkandır.



“Bir yılda…….. Şu kadar metre kaldırım yaptık” gibi klişe sözler ile, sloganlar ile tanıtım yapılmaz. 



Başkanlar artık bu çağ dışı yöntemlerin dışına çıkmalıdırlar. 

Kendileri de iyi bilirler ki bilmeyenlere uyarımız olsun, Belediye Başkanlarının bu tür rutin işlerin tanıtımı için Belediye bütçesinden harcama yapamayacağı yargı kararı ile kesinleşmiştir. 


Belediye Başkanlarının aslında kendilerini özel olarak tanıtmalarına pek de gereksinmelerinin olmaması gerek. Çünkü vatandaş kentine yapılan olumlu veya olumsuz her hizmeti çok iyi gözlemleme bilincindedir. 

Bu nedenle Başkan başarılı ise halk bunun hakkını verir, hiç kuşkuları olmasın..
.

Önemli olan başarıdan ne anlaşıldığıdır. Her şeyden önce Belediye Başkanları 5 yıllık hizmetleri ile “UNUTULMAZ” olmayı kendilerine ilke edinmelidirler. Asfalt yapma, kaldırım yapma, bordür döşeme, v.b… rakam kalabalığı söylemler ile unutulmaz olan Başkan görülmedi.


Belki çok eski yıllarda bunlar başarı ölçütü sayılabilirdi. Fakat günümüzde artık yerel yönetim anlayışı değişti.

Yerelde Belediyelerin halka hizmet götürme konusunda yeni söylem ve projeler gerçekleştirmelerine gereksinme vardır. 

Belediye Başkanları ve meclis kentlerin yasal yönden de sahipleridirler. 


Kenti sahiplenmenin yollarından bazıları ise aşağıdadır.


- Belediye Başkanları her şeyden önce İl, İlçe ve beldelerinde “BARIŞ ve HUZUR” u sağlamayı birincil görev saymalıdırlar. Kentleri ulusal/uluslar arası ölçekte tanıtmanın önemli bir aracıdır bu. 

Huzurlu, yaşanabilecek bir kent algısı yaratılamıyor ise bu kentin ekonomik yönden canlanması da olası olmaz. Çünkü huzur olmayan bir kente kimse yatırım yapmak istemez. Kimse o kentte yaşama özlemi duymaz. 


Bu olumsuzluk ta kuşkusuz o kentte başta işsizlik olmak üzere beraberinde bir çok sosyal sorunu da beraberinde getirecektir. Yerli ve yabancı yatırımcıları o kentten uzaklaştıracaktır. Hatta o kentte yaşayan iş adamlarının başka kentlerde yatırım yapmalarına neden olacaktır.



- Belediye Başkanları yurttaşların arasına gerçekten giriyor, belde halkı ile içtenlikle kucaklaşa biliyor mu (duyuru tahtasındaki suni gülen Başkan resimleri halk ile bütünleşme olarak algılanmamalı)? 



Seçildikten sonra bir başka kimliğe mi bürünüyor? 

Yurttaşı ile günlük yaşamda birlikte olmayı içselleştirmeyen Başkan halkın, kentin sorunlarını doğru tespit edemez. Halkın sorunlarına uzak kalan Başkanlar yanlış yatırım tercih ve öncelikleri ile halkın parasını çarçur etmiş olur.



- Belediyelerin bütçelerinin ortalama yarısını kendi öz kaynakları(vergi ve harçlar), diğer yarısını ise İller Bankası/Maliye Bakanlığı payları oluşturur ki bu paylarda halkın ödediği vergiler toplamından oluşmaktadır. Dolayısı ile tamamı halkın parası ile oluşan Belediye Bütçelerinin hazırlanmasında katılımcılıktan eser var mı? Başkanlar bu olguya fırsat veriyor mu? 



- Bütçe hazırlanmasında olduğu gibi başta İmar Planlarının hazırlanması ve değiştirilmeleri sırasında “KATILIMCILIK” ilkesine uyuluyor mu? 



Hazırlanan plan ve değişiklikleri “Belediye Meclisi gündemlerine alınmadan önce” halk ne kadar bilgilendiriliyor? İmar planı değişikliklerinden kent, muhtar, mahalle meclisleri, semt sakinleri haberdar ediliyor mu?


- Belediyelerin aldıkları meclis kararlarında “ÇOĞULCULUK” ilkesi uygulanıyor mu? Kentin önemli dinamikleri önemli Belediye Kararları alınır iken bu sürece dahil ediliyor mu?

- Başkanlar kendilerinin sorgulanmasına izin verecek mekanizmaları yaratıyorlar mı?
- Belediye yönetimleri “ŞEFFAFLIK-SAYDAMLIK-AÇIKLIK” ilkesine ne kadar uyuyorlar? 


Belediye çalışmalarından halkımız ne kadar haberdar oluyor. Belediye gelir ve giderleri hakkında bilgilendirme oluyor mu? Yapılan ihale ve sonuçları konusunda halk bilgilendiriliyor mu? 



Belediye ve bağlı şirketlerde kimler, hangi ücretler ile çalışıyor kim biliyor? Buna benzer birçok alanda şeffaflık, açıklık ilkesine uyuluyor mu?


- Eğitim, sağlık, ulaşım, ekmek, su tarifesi vs. konuları başta olmak üzere Belediye Başkanları ne gibi halkçı projeleri hayata geçirmişlerdir.

- İSTİHDAM konusunda emekten yana politika izlemişler mi? Yoksa özelleştirme cazibesine mi kapılmışlar? İstihdam konusunda somut proje gerçekleştirmişler midir?

- Bilim, sanat ve kültürel bağlamda, çevre duyarlılığı(gürültü kirliliği, çevre kirliliği, görsel kirlilik dahil) alanında ne gibi somut uygulamaları olmuş, çevre düşmanı somut projeler karşısında dik durabilmişler midir?
Yukarıda salt birkaçı belirtilen çoğulculuğu, katılımcılığı, açıklığı, sürdürülebilir kalkınmayı öne çıkaran “halkçı”, “demokratik” bir yönetimi gösteremeyen Belediye Başkanlarının başarısından söz edilebilir mi? 


31 Mart 2019 Yerel seçimler sonrası Belediye Başkanlarına yukarıdaki açılardan bakmak, bir yurttaş olarak çalışmalarını bu platformlarda değerlendirmek gerektiği daha gerçekçi olur diye düşündüm.

Asfalt yapmak, kaldırım yapmak, çok ihale yapmak ile unutulmaz Başkan olunmadı. Halktan yana uygulanan demokratik yönetimle, halk ile kucaklaşarak, kente barış, huzur getirmeye katkı sunarak, kenti yaşama özlemi çekilen güler yüzlü insanların yaşadığı bir kent haline getirerek “Unutulmaz Başkan” olunur.

 Başta Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanarak bizlere gururlandıran;

Ankara'da Mansur Yavaş, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu, İzmir'de Tunç Soyer, Antalya'da Muhittin Böcek, Adana'da Zeydan Karalar, Mersin'de Vahap Seçer, Hatay'da Lütfü Savaş, Aydın'da Özlem Çerçioğlu, Tekirdağ'da Kadir Albayrak, Muğla'da Osman Gürün, Eskişehir'de Yılmaz Büyükerşan, ve bu süreçte büyük başarı gösteren gönülleri kazanan Bursa'da Mustafa Bozbey'i 

 Ankara Yenimahalle'de Fethi Yaşarı, Çankaya'da Alper Taşdelen, Elmadağ'da Adem Barış Aşkın'ı olmak üzere milletimiz tarafından bu onurlu göreve layık görülen 

 Tüm Belediye Başkanlarımızı, İl Genel ve Belediye Meclis üyelerimizi ve  
muhtarlarımızı KUTLUYOR, Başarılar dilerim
.

Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi