Ana içeriğe atla

YUREGINIZ IŞIĞINIZ OLSUN


YÜREĞİNİZ IŞIĞINIZ OLSUN…
 İnsanoğlu ne kadar gelişirse gelişsin tuhaf ilkel bir duygusu var. "İntikam" duygusu diyoruz biz buna. Hani farkında olmadan defalarca yaptığımız. Örneğin sevdiğimiz birine kızdığımızda bir süreliğine konuşmamak görüşmemek gibi. "Eee intikam neresinde, kızmışım, sinirlenmemek için bir süre onunla konuşmamışım" diyeceksiniz. Direk soruya geçeyim hemen; O size kızmışımıydı?..
 Belki de kızmamış hatta alttan almaya çalışmıştı...

Peki, biz ne yaptık? Bizi seven! Birisiyle iletişimi kopardık. Kendimizden onu mahrum bıraktık! Bizim yanımızda mutlu olan kişiyle yani...

İşte bu intikam almak demek diye düşünüyorum..
Davranışımızın arka planında bu duygu gizli öyle değil mi?
 Yani intikam denen bir duygu "bizi yönetiyor"

Peki, biz kimiz?
Gelişmiş modern, ilerici, Sosyal,demokrat , müslüman, Ateis yani insan olduğumuzu öne süren varlıklarız!

Peki, kendi kendimizi yönetemezken nasıl gelişmiş, ilerici, sosyal, demokrat insan olabildiğimizi sorduk mu hiç kendimize?

Bütün dinler,inandığınız mezhepler  öğretiler ve bilim, intikamın kötü bir şey olduğundan bahsederken kendimizi daha fazla insanlaşma yolunda çaba göstermeye zorladık mı? Bizi böylesine seven arkadaşlarımızın, akrabalarımızın yakınlarımızın, yerine geçmeye çalışıp "empati" yaptık mı hiç?

Peki, Hoşgörü ve sevginin her sorunu çözebileceğini fark edip de sarılmayı , kucaklaşmayi denedik mi? Veya Onu anlamak için daha fazla çaba gösterdik mi?

Sorularımızı daha çoğaltabiliriz…hatta sizin kafanızdan da şunları da sorabiliriz diye bir cümle duyar gibiyim.. Bunları yapmadık, ama intikam aldık. Bu anlatılan hikâye hepimizin günlük yaşamımızın bir kesitinden sahneydi sadece.

Böylesine masum bir arkadaş ilişkisini bırakıp bize gerçekten kötü bir şey yapmış olan insana nasıl davranırız kim bilir? İntikam alma ateşiyle yanar!..

Devam etmiyorum.
 Sadece yanarız... Sadece kendimizi yakarız. Peki, o kötü insandan intikam almış olduğumuzu farz edelim. O zaman rahatlayacaktık değil mi? Asla değil!

Artık onunla eşitlenmişsinizdir. O olmuşsunuz ondan farkınız kalmamıştır. Onun kadar yanlış biraz daha kaba bir kelimeyle alçak , kinci  duyguları taşıyor olmuşuzdur yani...

Şimdi yüreğinize dönün bakın sevgiden başka tutunacak neyimiz var ki diye...

 Bu okuduğunuz yazı sadece küçük hepde söylenen ama yapamadığımız bilgi.

Sizler daha binlerce, tecrübeye, bilgiye sahipsiniz bunuda biliyorum.

Peki bir soru sorsam...Bilgili, tecrübeli, anlayışlı, örnek insan "bu mu" demek? Hiç bir işinize yaramıyor oysa!

"Bilinçli, tecrübeli, olgun insan" ise bu bilgileri kendi üzerinde uygulayan, insanlaşma yolunda adım atmaya çalışan kimseye verilen isimdir. Değilmi...

 Kendimizin farkında olma duygusudur. Kendimize bir başkası olarak bakabilmektir.
Bu bir çabadır ve bir süre sonra tüm davranışlarımızı yürek kontrolünden geçmiş bir bilinç oluşturur.

 Yüreğiniz; ışığınız olsun...
 Sağlıklı, mutlu, barış içerisinde huzurlu bol bereketli, kazançlı yeni güzel günler, haftalar hatta aylara daha ileri gidiyor YILLAR diliyorum...

...Güzel kelimelere ihtiyacımız var..

 Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller...

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım ...

IYI KADINLAR VAR

 İyi ve güzel kadınlar var. Değeri bilinmemiş, güzelliği farkedilmemiş. Yaralarını Yaradandan başkasına bahsetmemiş... Sözlerini gözlerinden yansıtan. Gücünü karakterinden alan. Yaptığı fedakarlıklarla kimseye yaranamayan kadınlar... Bizim kadınlarımız,,, Gece göz yaşını yastığına akıtıp, sabah etrafa gülücükler dağıtan. Omuzundaki yüklerin ağırlığından başı önde yürüyen kadınlar... Makyaj yapmayı bir türlü beceremeyen, pencere kenarlarını, sade kahveyi, kuşları, kediyi hatta köpeği ve kelebekleri seven kadınlar... Çocukluğuna dargın, gençliğine vurgun, içleri dışlarından yorgun kadınlar.. İşte o kadınlara bin selam olsun..