HOŞ ANILAR
Buğulu gözlük camların ardından buğulanan gözlerimle bakıyorum geçmiş ve gelecek hesaplarının kesiştiği her yer de kendime ait güzel ya da hoş, mütevazı anılar buluyorum. Bakıyorum göremiyorum aslında bana sorsanız görmek istediğim şeyin ne olduğunu bende bilemiyorum beklide.
Ankara da Şubat ayının son günlerinde havanın bir soğuk, kar yağıyor hava donduruyor, bir bakıyorsunuz sıcaklığın mevsim normallerinin üst noktalarına çıkıyor yakıyor.… Yoksa içimdeki boşluğun yarattığı fırtınanın yorulmuş bedenime dağılması mıdır bilemiyorum ama gerçekten bazen çok üşüyorum., bazen de ateş basıyor. Ne yapacağımı hesap edemiyorum.
Ellerimin soğukluğunu avuçlarımın arasına aldığım bir kahve fincanıyla yetmiyor ardından bir bardak çayla gidermeye çalışıyorum da peki yüreğimdeki yangını nasıl söndüreceğim işte bunu bilemiyorum….
Yer yüzüne dağılmış bembeyaz papatyalar örtü beynimde ki en ücra noktaya hükmediyor ve anlayamadığım bir şekilde beni sakinleştiriyor. Ya da akşam olduğunda cam balkonumdan seyrettiğim gece çikolata yıldızlarıma, sanki Kırmızı Yürekli şekillere benzeyen bulutlara baktığımda sakinliğimin paralelinde yaşadığım şaşkınlık soğuk havanın yarattığı bir uyuşukluk olsa gerek diye düşünmeme neden oluyor.
Ama her şeye rağmen ara sırada olsa kendime gelmeyi başarabiliyor ve içimdeki kocaman Yürekli yaşam sevgisinin yaydığı ısı tepeden tırnağıma kadar beni sıcak, sımsıcak bir rüzgarın kollarına bırakabiliyor. İşte o zaman diyorum ki Mor menekşem de, beyaz kır çiçeklerim de KIRMIZI YÜREK’DE beni düşünüyor ve bana sevgisini yolluyor diyerek rahatlıyorum.. birden “KIRMIZI YÜREKLİ “ ne kadar yazılmış hikaye ve şiirler varsa onlar geliyor aklıma…..sizlerin aklına geldiği gibi…
Ama dimdik ayaktayım.
Soğuk, rüzgâr, kar, fırtınamı beni yoksa sıcak güneş mi, hangisi yaşam sevincimi elimden alabilir ki. Hangileri benim arzularımı hiçe sayıp bilmediğim bir yöne savurabilir. İnsan içinde yaşattıklarının hüzünlerinin acılarının esiri olur sadece bir tek onlar yıkar ufacık bir esintiyle.
Onada musade ermeyeceğim...
Negatif ve pozitif akımların aynı anda damarlarımda dolaştığı ilginç günlerden biri bugün. Ama her zaman söylediğim gibi beynimdeki pozitif akımlar daha çok artılı olduğu için dakikaların dağılımında bir an ağlamaklı bir an da kahkahalarımın yankılandığı ne istediğini bilmeyen şımarık çocuklar gibiyim adeta…içind e bir ses MUTLULUK veriyor..avazı çıktığı gibi bağır MUTLU ol diyor.. Zaten bende öyle düşünüyorum.
Ankara da hayel kuruyorum
Serseri mayın gibi Elma Dağ’ın tepelerinde karların aralarında gezmek mi yoksa duygulu gözlerin çerçeveli pencereden sadece göz gezdirmek mi?
Doğrudur şu anki hislerime inanın bende bilemiyorum. Belki de bir el uzatılması halinde içimdeki olumsuz, negatif akımların bir kalemde yok olup gidecektir.
Bir bilinmezliğin dalgalarında rotasını kaybetmiş gemi gibi savruluyorum bilmediğim yarınların rüya âlemine.
Siz benim yanımda mısınız….yoksa…kendinizi ve düşüncelerinizi saklamaya devam mı edeceksiniz?
…
Bu güzel düşüncelerle sizlere sağlıklı, mutlu, huzurlu bol kazançlı güzel günler dilerim. ŞUBAT 2020
Ali Cemal Türkmen
Yorumlar
Yorum Gönder