Ana içeriğe atla

BARIŞ BIZE SEVGİ VE KARDEŞLİĞİ IFADE EDIYOR

Bugün ben köşemde Corona Virüs denen hastalığından bahsetmeyeceğim. Zaten bu konuda herkes bir görüş sunuyor ... zaten uzmanda değilim. Şunu yapın, bunu yapmayın da demiyeceğim. Çünkü olay çok ciddi, bir konu , her yurttaş yapacağını bilir diye düşünerek köşemde farklı bir konu işleyeceğim.

BARIŞ... BARIŞ...
Barış, kulağa hoş gelen ne güzel bir sözcük. Kime sorsan herkes ‘ Barıştan yanayım’ der. Demesine der, ama kendimize karşı dürüst olalım. Biz gerçekten barışçı mıyız, yoksa şiddet bizi kuşatmış, gözlerimizi kör, beynimizi tembel mi bırakmış?

KALKINMANIN ÖNEMİ
 Ülkemizin kalkınması, ülkemizin sayılı ülkelerinden olma yolu; barış, sevgi ve kardeşlikten geçer; çünkü birbirimizi sevmeden, birbirimizle kenetlenmeden, aramızdaki ayrılığı, nifak sokmayı bırakıp tek vücut olmadan ana hedefimize varamayız.

SEVGİ...
İnsan sevmeli çiçeği, (mor menekşeyi) böceği,(bal arısı) hayvanları ve tabi kendi varlığını. Sevebildiği ölçüde erdemli insan olma vasfına ulaşır. Unutulmamalıyız ki sevgi fedakârlıktır; kendisi için istediklerini karşısındakine de dileyebilmektir daha da ileri giderek isteyebilmektir. Memleketimi, vatanımı, yurttaşlarımı seviyorum diyebilmenin yolu; rengi, dili, dini, etniği ve kültürel yapısı farklı farklı olanlar arasında fark görmemeyi, hepimizin ortak paydasının ‘ insan ‘ olduğunu kabullenebilmeyi gerektirir.

 Madem biriz öyleyse rengimizin, dilimizin hatta mezhebimizin inanç ve olaylar karşısındaki kabullerimizin farklı farklı oluşu, bizim ayrışmamızı gerektirmiyor. Bilakis, insan ortak paydası etrafında bu farklılığımız, zenginliğimizin büyüklüğünü ifade eder.

Bu memlekette aç yatan, çıplak gezenin derdi hepimizin ortak derdidir; teni tenimizle, dili dilimizle uyuşmuyor diye aç ve çıplağı görmezlikten gelemeyiz. Bana ne? Bu aç ve çıplak farklı renkteki ve dili konuşanın insanıdır, diyemeyiz.

BARIŞTAN YANA...
Peki, neden hepimiz barıştan yana olmamıza rağmen, hiç olmazsa barışçı görünmemize rağmen barışçı olmayı beceremiyoruz? Sanırım çok benciliz, her şeyi kendimize istiyoruz, çıkarlarımız çatışıyor. Daha çok mal, mülki itibar elde etmenin yolu olarak kendimize en uygun yol olarak çatışmayı seçiyoruz.

SITRATEJI ...
Önce bir rakip üretiyoruz kendimize, sonra bu rakibi aşağı etmek için şiddete başvuruyoruz ve en sonunda da dünyanın gerçeği bu:’” Büyük balık, küçük balığı yer”’ kolaycılığına kaçarak vicdanımızı rahatlatma gereği duyuyoruz.

 Barışa giden güzel yolu engelleyen diğer bir neden de psikolojik yapımız ve aldığımız eğitim anlayışımızdır. Maalesef, kendi kendimizle barışık bile değiliz daha. Hayattan tam anlamıyla ne istediğimizi bile tam anlamıyla belirleyebilmiş de değiliz. Kendi kendisiyle barışık olmayan bir insanın şiddet ortamında büyüdüğünü ailesinden, öğretmeninden, kışladaki komutanından, şirketteki patronundan, dairedeki amirinden hakaret ve dayak yiyerek kişiliğinin şekillendiğini de eklersek barışa giden yolun meşakkatli bir yol olduğu anlaşılacaktır.

NE YAPABILIRIZ...
Bu memlekette işlerin yoluna girebilmesi için önce kendimizle, ailemizle ardından çevremizle barış içinde yaşamayı öğrenmeliyiz.
Birbirimizi çok sevmeli, insanımızı sucu, bucu diye ayırmamalı, bilakis toplumsal birlikteliği ve huzuru sağlamalıyız. Bunu sağlayabilirsek -ki mutlaka sağlamamız gerek- çözemeyecek hiçbir problemimiz kalmayacaktır.
Sevgiyle Kalın..

 SAGLIKLI , MUTLU GÜZEL GÜNLER E
Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller...

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım ...

IYI KADINLAR VAR

 İyi ve güzel kadınlar var. Değeri bilinmemiş, güzelliği farkedilmemiş. Yaralarını Yaradandan başkasına bahsetmemiş... Sözlerini gözlerinden yansıtan. Gücünü karakterinden alan. Yaptığı fedakarlıklarla kimseye yaranamayan kadınlar... Bizim kadınlarımız,,, Gece göz yaşını yastığına akıtıp, sabah etrafa gülücükler dağıtan. Omuzundaki yüklerin ağırlığından başı önde yürüyen kadınlar... Makyaj yapmayı bir türlü beceremeyen, pencere kenarlarını, sade kahveyi, kuşları, kediyi hatta köpeği ve kelebekleri seven kadınlar... Çocukluğuna dargın, gençliğine vurgun, içleri dışlarından yorgun kadınlar.. İşte o kadınlara bin selam olsun..