Ana içeriğe atla

BIZ BIZE YETIYORMUYUZ!!!


Biz bize yetiyormuyuz!!! Bilemedim sizinde bu konu hakkında fikrinize ihtiyacım var...
Hükümet evdekal demekten ileri gidemiyor. Eğer şartlar el verse HERKES inanıyorum ki evde kalır.
Ancak evde kalmanın bir bedel-i var; Hükümet, o bedelin güvencesini vermekten kaçınıyor..

Bir kaç yıldır ekonomik krizle uğraşan ve Covid_19 mücadelesinde #evdekal önlemiyle birlikte de işini, aşını , görevini kaybeden ve endişe içinde bekleyen yurttaşlara, diğer Avrupa ülkelerimize ve Amerika'da olduğu gibi, endişelenmeyin "Devlet herkese yeter"  siz evinizde kalın her türlü ihtiyacınız #devletiniz tarafından karşılanacaktır , söyleminde bulunamayan, bu nedenlede kamuoyu tarafından ciddi bir şekilde sorgulanan sevgili siyasal iktidar;

Chp'li Büyükşehir Belediyelerinin başta Ankara, izmir, istanbul olmak üzere çok hızlı bir şekilde ve yerinde ürettikleri yerel toplumsal dayanışma  yöntemleriyle vatandaşına ulaşan ve temel ihtiyaçları başta olmak üzere finansal ihtiyaçları olan yurttaslarina ulaşan, saygı değerli yerel yöneticilerimiz; yüreğinize sağlık..

Virus salgını krizinin ülke siyasetinde ki gelecek olası etkilerini yönetememe ve buradan zararlı çıkabileceği gibi bir kaygıya kapılmıştır...

Bu bağlamda ilk hafta gelişen bu fiili durumun gelecekte olası sosyolojik ve siyasal etkilerine dönük olarak çözüm arayışına giren Genel iktidar, belediyelerin etkin olmadığı bir krizle mücadele yol haritası ve bir proje belirlemiştir.

Bu projenin mihenk taşı "Biz bize yeteriz" gibi önceki ekonomik kriz söylemlerine  benzer ve kendi seçmenine dönük siyasi mesaj içeren bir  sloganla başlayan bağış kampanyasıdır...

Ancak lütfen yanlışsa beni düzeltin #devlet yurttaşının her türlü zor ve kritik zamanlarda tüm ihtiyaç karsilayandir.
Boyle zamanlarda Vatandaşından para ısteyen #devlet olamaz..Burada bir sikinti VAR.


Yoksa küresel salgın nedeniyle bütün ülkeler savaşta olanlar dahi, birbirine yardıma koşarken "biz bize yeteriz" diye avazı çıktığı kadar bağırmanın bir anlamı var mıdır???
Devleti devlet yapan en önemli şeyin de geleceği ön gören planlama birimlerinin varlığı olduğunun altını çizmeliyiz
Plancinin görevi geleceği öngörmesidir 

Belediyeler tarafından zaten bir hafta önce başlatılmış bağış  kampanyaları devam ederken onlarla işbirliği ve koordineli çalışmak yerine belediyeleri dışlamaya ve engellemeye  dönük bu ayrı bağış toplamanın başka ne açıklaması olabilirdi?

Iktidar; hem toplumda yükselen bir beklenti haline dönüşen krizin ekonomik etkilerine dönük çözüm beklentilerini karşılayamadığı yönündeki  eleştirilere karşı kendi tabanını konsolide ederek korumak ve siyaseten konumlandırarak bu eleştirilerin siyasal etkilerini kırmayı sağlamak, için;

hem de vatandaşın bu zorlu süreçte ortaya çıkan yeni ve haklı beklentilerine ekonomik kaynak yaratma kaygısıyla ,

(Muhalefet belediyelerinin  kendilerinden kaptığı rolü geri alma kaygısıda önemli etkenlerden biridir.)

Özellikle CHP'li  Belediye Başkanlarının başlattıkları bağış kampanyalarını içişleri bakanlığı tarafından yayınlanan bir genelgeyle yaklaşık bir hafta sonra engelleyerek bilinçli olarak  siyasi ve hukuki bir tartışma başlatarak ta bu siyasi  projenin sosyolojik ve psikolojik boyutunu hayata geçirmiştir.

Belediyelerin kaptığı rolü geri almayı ve iktidarın içinde bulunduğu  ekonomik krize  rağmen ayakta olduğunu ve Chp’li belediyelerin desteğine ihtiyaç duymadığını aldığı bir takım siyasi kararlarla ortaya koymuş ve  kriz döneminde dahi muhafetin ürettiği çözümlerin  vatandaşa ulaşmasının önüne geçmeye çalışarak  toplumu ikiye ayırma pahasına siyasi geleceğine dönük bir proje içine girmiştir.

Belki Akp iktidarı önümüzde ki dönemde de tabanını bu yöntemlerle konsolide ederek  kriz karşısında vatandaşın beklediği ekonomik tedbirler konusunda ki yetersizliğini  görünür kılmamayı başarabilir ;
Ancak dar gelirli yada işini, aşını  kaybeden işcilerimiz, çalışanlarımız  ( vatandaş) kriz döneminde bile kamplaştırılan siyasetin çarkları arasında ezilmekten de kurtulamayacak ve olan yine sade vatandaşa olacaktır ....
Ne yazık ki...
Dayanışma iyidir ama hakkını veremek şartıyla...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi