Ana içeriğe atla

ŞU HAYATTA KAÇ ARKADAŞ LAZIM


Arkadaşlık kurumunu sorgulayalım mı bugün?
Arkadaşlık bir insanın hayatındaki en önemli konu başlıklarından birisidir. İnsan, sosyal bir varlık olduğu için yalnız yaşayamaz. Mutlaka etrafında kendisi gibi birilerinin bulunmasına ihtiyaç hisseder. Paylaşmak, konuşmak ve takdir edilmek için başka insanlara muhtaçtır bir anlamda.
Ama bu söylendiği kadar kolay bir iş değildir. En azından benim hayatımda öyle olmadı. Aslına bakarsanız gözlemlediğim kadarıyla başkaları da bu mesele yüzünden bayağı sıkıntılar yaşıyorlar.

ÇOCUKLAR...
Bu işi en iyi çocuklar hallediyor. Kısa sürede arkadaşlık kurup oyuna dalıveriyorlar. Henüz art niyet, adam kullanma, kıskanma gibi duygulara kalplerinde yer açmadıkları için olsa gerek birbirlerini daha saf bir sevgiyle kucaklayabiliyorlar.
Oysa kendisine “yetişkin” diyen ve bu sayede hafif böbürlenen bizler ne yazık ki çocuklar kadar başarılı değiliz.

ARKADAŞINIZ FAZLAYSA
Birden bire arkadaşınız fazlasıyla takdir toplamaya başlıyor. Ayrıca size eskisi kadar vakit ayıramıyor çünkü artık sizin eşinizle dostunuzla da arkadaş olmuş.
İki taraflı bir kıskançlık baş gösteriyor.
İşin komik yanı, bu zincirleme kaza, her iki tarafta da yaşanıyor.
Bir süre sonra hayatınıza anlamsızca ilave edilmiş bu gerginlikler sizi yormaya başlıyor. Daha az görüşmeye özen gösterir hale geliyorsunuz. Uzaklaştıkça eskiden beğendiğiniz özellikleri itici geliyor. Ve derken ufak anlaşmazlıklar çıkıyor. Karşılıklı yükselen sesler, kavga, gürültü derken bu sefer kendi aileniz tarafından eleştirilmeye ve sorgulanmaya başlıyorsunuz. Bu durum sizi daha da çok sinirlendiriyor.
Bu arada arkadaşlığınız yara almış ve zedelenmiş olduğundan zaten artık eski tadı , zevk-i ve güveni veremiyor.

AYRILIK
Beklenen son ise ayrılık. Tükenen her ilişkide olduğu gibi arkadaşlık ilişkilerinde de özen gösterilmediğinde, sevgi saygıyla perçinlenmediğinde ve mesafe iyi ayarlanmadığında ortaya bu sevimsiz tablo çıkıyor.
Bir kez daha kendinizi yalnız hissetmeye başlıyorsunuz. Bir daha böylesi bir sıkıntıya girmemeye karar veriyorsunuz. Fakat bütün zahmetine rağmen bu da bir ihtiyaç olduğundan dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsunuz sonunda. KÜRKÇÜ DÜKKANI
Burada ortaya çıkan gerçek ise üzücü.

İki insanın birbirini tanıyana ve anlayana kadar verdiği emek az buz bir şey değil. Zaman harcıyorsunuz. Sevgi ve saygı biriktiriyorsunuz. Fedakarlıklar yapmak zorunda kalıyorsunuz. Günün birinde yollar ayrıldığında ise bütün bu çabaları adeta çöpe atmış oluyorsunuz.

YANLIZLASMAK..
Belki de bu yüzden insanlar giderek daha yalnızlaşıyorlar. İnsana yatırım yapacaklarına eve bir hayvan alıp onunla ilgilenmeyi tercih ediyorlar. İtiraf etmek gerekir ki hayvanlar bu şekilde duygu israfına sebep olmazlar hiç. Bir köpeğe yemek verdiğinizde, onu kollayıp sevdiğinizde o artık ömrünün sonuna kadar sizin dostunuz olur.
Kedi için "nankördür" derler ama ben yetiştirtirmedigim için o nankör cümlesini kullanmayacağım. Besleyen ; bakan, büyüten arkadaşlarımızın yorumları bana göre daha doğru olur.

MESAFE...
Dediğim gibi, galiba bütün sır “mesafe” sözcüğünde saklı.
Herkese hak ettiği kadar ilgi göstermek ve bu arada kendi hayatından ödün vermemek bir çare olabilir.

SONUÇ.. HOŞGÖRÜ'DUR..
Sonuçta insansız yaşanmayacağına göre elde tutulacak en etkili silah hoşgörüdür diyebiliriz.
ALİ CEMAL TÜRKMEN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi