ANNEM ( HAVVA )'YA MEKTUP
Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin, okunduğunu da göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak.
Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abartma yok sözlerimde, eğer duyuyor, işitiyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni isterim.
Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne.
Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Elimden bir şey gelmediğinin de !.. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydin. Daha kalsaydın bizimle be annem. Biraz daha kalıp, her sabah sesini duyup, hayır duanı alsaydım. Kalsaydın da, yarın elini öpmeye gelseydim. Ama olmazdı değil mi? Olmadı da ! Olamadı !
Herkes beni güçlü sanıyor anne. Oysa ne kadar güçsüz olduğumu bir tek sen bilirsin. Senin gözünde halâ küçük bir oğlan çocuğuyum hiç büyümüyorum büyümek de istemiyorum. Sanki sy an beş yaşındayım. Sana o kadar ihtiyacım var ki anne. Sakın beni unutma. Bir yıldız gibi kayıp gitsen de mavi gökyüzüne yine de beni unutmayacağını düşünüyorum anne..
Sen varken her şey güzel anne. Daha bir emin basıyordum yere... Adımlarım daha hızlı yüreğimde daha çok umut varidi anne... Her şeyi daha çok seviyorum seninle. Seninle daha çok gülüyor daha az üzülüyordum.
Küçük şeylerden mutlu oluyor, çocuklar gibi oyun oynuyordum köyümün derelerinde, çayırlarda, harmanda, tarlada, çay kenarlarında, bacalarda ve basmalarında.
Kalp kırmıyorum anne hiç beceremedim bunu... Cam kırıyorum, bardak kırıyorum ama kalp kırmıyorum, o yüzden kimse beni sana şikâyete gelmiyor... Kimseyi sırtından vurmadım anne... Kalleşliği öğrenemedim...
Çekip gitmeyi de... Zoru seçtim hep kolayı hiç sevmedim sevemedim...
Birini sevmedimse hiç sevemedim.... Sevdiğimi ölümüne sevdim anne...
Ünlü şairlerimizden Necip Fazıl KISAKÜREK ise, annelerimizin hayatımızdaki önemini şu dizelerle dile getiriyor.
Bir zincir istiyorum, hırsımı bağlayacak
Bir yangın istiyorum, ruhumu dağlayacak
Bir ana istiyorum, başımda ağlayacak”
Minik bir yüreğe; koca bir aşkı yüzlerce dostu sığdırdım anne... Hepsi senin kadar sevdiler beni... Kimi karım, çocuklarım,torunlarım, kimi ablalarim kimi kardeşlerim, kimi dostum. Kimisi de arkadaşlarım anne..
Cana can katmakla başladı her şey... Senin kınalı kuzun, dördüncü göz ağrın, sarı şişko oğlun aslında çoktan büyüdü be anne... Hayatı tanıdı.. Düştü kalktı... Yine yoluna devam etti dostlarla.
Meğer dilimdeki ve beynimdeki en güzel kelime anam (havva) senin adınmış. Sana her seslenişimde ya acım dinmiyor ya da sevgim coşuyor... Annacığımmmm.
Sen hayatımın kutup yıldızı oldun. Nereye gidersem gideyim ışığının altında sevginle uyudum. Doğru yolu buldum. Seni çok seviyorum Anam.
IŞIKLAR İÇERİSİNDE UYU ANACIĞIM.
ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE (26 TEMMUZ ) SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ.
BİRİCİK OĞLUN; ALİ CEMAL TÜRKMEN-
Yorumlar
Yorum Gönder