Ana içeriğe atla

MUTLULUK BIR YARIŞ DEĞIL BIR YOLCULUKTUR


MUTLULUK BİR YARIŞ DEĞİL BİR YOLCULUKTUR..…..... 
Önce evlendiğimizde hayatın çok daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan sonra, hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Bir kısmımız bu sayıyı 3..4..5 çıkaranlar hatta bu hayatta 8,,9,,10 çıkaranlar bile var…şaşırmayın o kadar aramızda yaşıyorlar..ama sağımızda ama uzağımızda amma da ötemizde ne fark eder. Hepsi bizim ülkemizde Türkiye’miz de yaşanan gerçekler..Neyse konumuza devam edelim..

Sonra çocuklarımız yeterince büyük olmadıkları için kızarız, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız. Kendimizi böyle avutarak yaşamımıza devam ederiz. Bu arada da farklı sorunları çözeriz.
Bundan sonra ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz, kızarız, bağırırız. Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, sanarız ama yeni bir araba alınca, mutlu bir olay yaşayınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz bunları konuşmaktan da vaaz geçmeyiz..

Gerçek ise şuandan daha iyi bir zaman olmadığıdır.
Eğer şimdi değil ise ne zaman? Hayatımız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır.
En iyisi bunu kabul edip, her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. Ben bu yazımı yazdıktan sonra yani Şuan böyle düşünmeye karar verdim….ya siz.

 Alfred D. Souza' bir yazısında Şöyle der .
Der ki; "Uzun zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı."

Bu görüş açısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi.
Mutluluk yoldur...
Öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetini bilin ve mutluluğu, vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için ona daha fazla değer verin, sukredin...

Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez.
Öyleyse, Okulu bitirene kadar,  milyarlar kazanana kadar, Çocuklarınız olana kadar,
Çocuklarınız evden ayrılana kadar, İşe başlayana kadar,Evlenene kadar,Cuma gecesine kadar, Pazar sabahına kadar, Yeni bir araba, yada ev alana kadar, Borçları ödeyene kadar, İlkbahara kadar, Yaza kadar, Sonbahara kadar,Kışa kadar,Maaş gününe kadar,,,,
Şarkınız söylenene kadar, Emekli olana kadar, Ölene kadar.! 

MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ "AN" DAN dan DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN.

YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR!...
MUTLULUK BİR VARIŞ DEĞİL, BİR YOLCULUKTUR.
PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR, BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA.
OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR
Unutmayın "YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR" 
Artık Karar sizin….bende hatırlatması..

Ali Cemal Türkmen - 28 TEMMUZ 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi