BARIŞ VE SEVGİ Yİ HİÇ BIRAKMA!!!!!!!
“Başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir, kendi nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir.” Sözüyle başlamak istedim..
Yanan bir mum’un sigara dumanını emerek yok ettiği varsayımı ne derece doğru bilmiyorum. Ama söylenen bir sözün yanlışı varsa da yalanı yoktur düşüncesinden yola çıkarak, kapalı mekânlarda sigara içerken bir mum yakarımdım. Fitil yanarken mumun eriyerek şekil değiştirişini izlerdim.
Kâinatta var olan hiç bir şey yok olmaz cümlesini anım sarımısınız. Bu yok olmama duygusu bana garip bir mutluluk verir. Sevinirim. Çünkü yok olduğunu sandığım sevmek eylemi de mumun eriyikleri gibi sadece şekil değiştirmiş yok olmamış oluyordu. O halde mumun eriyiklerine nasıl yeniden şekil verebiliyorsak, sevginin de kırpıntılarını toplayarak yeniden güçlü sevgiler oluşturabiliriz…..öyle değil mi? Çok mu lafı dolandırdım bilemiyorum…ama birazda süslemek gerekir..
Size bir tarif vereceğim sevgili arkadaşlarım ben eski aşçılardanım , 1980’lerden sonra zaman, zaman aşçılıkta yaptım……80 darbesinin bizlere verdiği sıkıntılarda aşçılıkta yaptım….ama burasını iyi dinleyin…yada isterseniz not alın…bunu hiçbir yerde bulamayacağınız bir tarif……
”Ruhu koydum gönlüme,
Biraz his ve düşünce,
Serpiştirdim üzerine,
Biraz da sadakat hoş görü ,
Ardından Karıştırdım iyice,
Baktım ki ..Sevgi mayalanmış içime…bir karışım örneği…”
Yaşamın her halkasında güçlü lehimler vardır… Açamayız. Bugün de yarın da geçmişten kaçamayız. O halde ne mutlu dün kaçırdıklarını yarınlarda yakalama çabasında olabilene… Güzel benim hakkım ve de yakalayacağım diyerek,
Kalbin kınına kalleşlik takmadan,
Yılan deliğine çomak sokmadan,
Yol alabilene…
Sınırlarını aşmadan,
İnsanlıktan uzaklaşmadan
yaşam arazisini sulayabilene…derlerdi eskilerimiz..
Zamana ayarlı beden aracımızı cant üzerinde sürümeden yürütmeğe çalışırken, cambazlara parmak ısırtacak manevralar yaparız. Bu manevralarla engelleri aşarken de, bedeli aptalları sırtında taşımak olsa da akıllı olmaya, kendi halatımızı sağlamlaştırarak başkalarının ipine tutunmadan ilerleyebilme ayrıcalığını yakalamaya çabalarız.
Bu çabalarımız sürecinde, içimizde yankılarında çarptığı kayaları parçalayacak öfke çığlıklarının bastırılmış sessizliği olsa da, her gün bir başka çemberi kırsa da, kötülüğün eline verip orağı alansız savaşlarda biçtirmemeliyiz.
İnsanlığın İki mağlubu olan nefret oyununun galibi olmadığını görebilmeli ve bir gün bir yerlerde durup ardımıza baktığımızda ardımızda bulabileceğimiz güzel bir şeyler bırakabilmeliyiz.
Kaybetmemeye çalışmak kazanmanın ilk adımı… Nefretin acı hüzün veren girdaplarına kapılmadan sevgi simidine sarılarak yaşam okyanusunda huzur ve mutluluğa doğru yüzebilmeliyiz.
Tüm yollar kendi aklımızdan ve kendi yüreğimizden kapı açıyor. O kapının içindeki ışığın aydınlığına göre yol alıyor. Biz de eriyen yürek mumlarımıza yeni fitiller yerleştirerek yaşama sunabilir, ışıklarımızla geniş sevgi halkaları oluşturabiliriz.
Size bir de parola vereceğim…
Kendimle küsmedim ki ,
Barış nedir bileyim,
Barış olmayan yerde,
Bırakın da öleyim
Parolasıyla yaşama el uzatarak güzellikleri yaşama hakkını da elde edebiliriz.
Barış dolu bir gün diliyorum….
Huzur ve barış dolu bir hafta sonu dilerim.
ALİ CEMAL TÜRKMEN
Yorumlar
Yorum Gönder