Ana içeriğe atla




İdama giderken (6 Mayıs 1972 )

idamları izleyen iki avukattan biri olan Mükerrem Erdoğan 
o sabahı şöyle anlatıyor:

Deniz Gezmiş
deniz bize döndü.”cezaevinde bizi, yangından mal kaçırır gibi kaptılar, havalandırarak getirdiler. Ayakkabılarımızın bağlarını bile bağlamamıza fırsat vermediler. postallarımın bağlarını bağlasınlar; asıldığımda ayağımdan düşmelerini istemem.” dedi. deniz gardiyanların yardımıyla masaya çıktı. bir gardiyan ilmiği açtı, genişletti, başından geçirip taktı deniz’in boğazına. işte o an deniz son sözlerini söyledi:
yaşasın tam bağımsız türkiye!



Yusuf Aslan
deniz’in asılması sırasında yusuf’u alıp oraya getirmişler. bize dönerek “duydum deniz’in sesini.” dedi. darağacı hazırlanmış, tazelenmişti. yusuf masaya oradan da tabureye çıktı. geçirdiler ilmiği boynuna. yusuf da gür, yürekli bir sesle son sözlerini söyledi, taburenin üzerinde:
ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! biz halkımızın hizmetindeyiz! sizler amerika’nın hizmetindesiniz!
yaşasın devrimciler!
kahrolsun faşizm!

Hüseyin İnan
bu arada hüseyin’i getirdiler. bildiğimiz hüseyin’di. her zamanki hüseyin. sigara içip içmeyeceğini sorduk. “içmeyim.” dedi. bize döndü. “söyleyin babama.” dedi; ayağındaki lastik ayakkabıları gösterdi, “babam, yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görüp, doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye üzülmesin. askeri cezaevinde, ayakkabılarımızı giymemize bile fırsat vermediler. ayakkabılarım cezaevinde kaldı. onlara hediyem olsun.” dedi. durdu.
“sehpaya çık.” diye bağırdı savcı. hüseyin savcıya döndü masanın üzerinde, “sabırlı ol, çıkacağım.” dedi. ve tabureye çıkmadan, masanın üzerinde, yürekli bir sesle bağıra bağıra son sözlerini söyledi:
ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! bundan sonra bu bayrağı türk halkına emanet ediyorum!
yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler.
kahrolsun faşizm!”
Özlemle  anıyoruz..
YORUMSUZ...
6 Mayıs 

     


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller...

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım ...

IYI KADINLAR VAR

 İyi ve güzel kadınlar var. Değeri bilinmemiş, güzelliği farkedilmemiş. Yaralarını Yaradandan başkasına bahsetmemiş... Sözlerini gözlerinden yansıtan. Gücünü karakterinden alan. Yaptığı fedakarlıklarla kimseye yaranamayan kadınlar... Bizim kadınlarımız,,, Gece göz yaşını yastığına akıtıp, sabah etrafa gülücükler dağıtan. Omuzundaki yüklerin ağırlığından başı önde yürüyen kadınlar... Makyaj yapmayı bir türlü beceremeyen, pencere kenarlarını, sade kahveyi, kuşları, kediyi hatta köpeği ve kelebekleri seven kadınlar... Çocukluğuna dargın, gençliğine vurgun, içleri dışlarından yorgun kadınlar.. İşte o kadınlara bin selam olsun..