Ana içeriğe atla

BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

 


BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN


Varlığımın dünyaya intikaline sebep olan rahmetli (NiyaziTürkmen) babamın babalar günü kutlu olsun… 


Kendisini gerçek anlamda tanıdığım sanırım 7-8-9 yaşlarımdır. Ancak varlığını tanıyabildim. Ankara da Akdere semtinde bir gecekonduda kirada oturuyorduk.


Yalan mı söyleyeyim o zamana kadar pek algılayamadığım daha doğrusu BABA olarak neler beklediğimi bilmediğimden…..


Çocukluk döneminden çıkıp gençlik dönemine doğru gidiş de ise bana ters gelen onun bir sürü sertlikleri tabuları prensipleri vardı..Yada ben öyle görüyordum.

Neden derseniz öğrencilik yıllarım dı… Ekonomik sıkıntılar yüzünden ve bulunduğumuz başka sebeplerden dolayı benim hiçbir zaman okul çantam olmadı. Kitaplarımı alabilmişsek bile gazete kağıtlarlıya kaplayabiliyordum…yoktu…Çünkü evde tek çalışan babam dı …Evde geri kalanın tamamı tüketici konumundaydı..Ben kardeşlerim ve yakınlarımız…okuyan çoktu..

Yine ilk okul beşinci sınıfa gidiyordum…Okuldan öğretmenim senin ayakkabın yok mu diye bir uyarıda bulundu..benim ayakkabım yırtıktı..öğrenciye veya okula giyilecek bir durumu yoktu. Akşam Babamla paylaştım ..tamam oğlun dedi. İbrahim eniştene para verdim sana güzel bir “cizlavat” içi mikronlu lastik alacak dedi.ve ertesi akşam almıştı.Yeni ayakkabımı sevinerek aldın ve giydim ..Ayakkabımı en az bir numara daha büyük alınmıştı. Çünkü uzun süre onu giymem gerekiyordu, Zırt,pırt ayakkabı istemeyeyim diye..Neyse..


İsteklerimizin kabul edilmesini şahsi durumlarla alınmadığını, yada babamın beni sevmediğini sanıyordum.Çünkü o hiç bu konuları bizimle paylaşmazdı..


Olgunlaşmaya başladığım zaman yani ortaokulu yavaş, yavaş bitiriyor ve liseli yıllar… artık o yaşlanıyordu ve ben ne kadar çok yanıldığımı yargılarımda ne kadar anlamsız sertliklerim olduğunu kavrıyordum ancak vakit de o kadar çok ilerlemişti..ki…bir taraftan da hızla geçiyordu..


Havva Annemi tanıyamadığım ve hatırlayamadığım için onunla ilgili hiç yorum yapamıyorum ama babamla olduğum kadar hiç yakın olamadım onu çok sevdim ama asla gösteremedim o da gösteremedi biliyordum ki hepimizi çok severdi , ( o Küçücük ama sevgi ve mutluluk dolu gecekondularda, bir veya iki odaları vardı. Gece yattığımızda kalkıp üstümüz açılmış mı, bakar, örterdi ve ayrıca sessizce hep ağlardı…ben bunları hisseder ve kimseyle paylaşamazdım) …ama sevgi ifadesi yetmiyordu , belki de o da benim gibi sevgisini yeterince beceremiyordu…içten içe seviyordu..


Ben 17 yaşıma geldiğimde liseyi yeni bitirmiştim…Bir Perşembe günü kalp krizi geçirmiş acilen ablam ve eniştem Dış kapı hastanesine götürmüşlerdi….Maalesef o gün babam bu dünyaya veda etmek üzereydi yıllarca sarılıp öpemediğim sevgimi hep az , az gösterebildiğim canım babam artık gidiyordu…


Ona sarılıp kocaman, kocaman öpmem sadece gidişine birkaç ay kala bazı özel sebeplerle gerçekleşmişti, ne kadar sıcak ne kadar güzel bir duyguymuş…şimdi anlayabiliyorum….


Bir daha yaşayamayacağım ömrümce ertelediğim ya da cesaret edemediğim bu sevgi selini vedalaşmak hakkım olarak kullandığı mı düşünüyorum..


Keşke çok daha öncelerden bunu becerebilseydim keşke çok daha evvel onu yargılamayı bırakıp yakınlaşsaydım.Sevgisine layık olmaya çalışsaydım…..


Yapamadım…


Ben babama sen benim hem babamsın , hem annemizsin ama aynı zamanda da en iyi arkadaşımsın da diyemedim.


Şimdi benim de çocuklarım var onlar babalarını beni yargılamadan eleştirmeden seviyorlar diye düşünüyorum ve en güzeli de hayatlarında ne annelerine ne de babalarına sevgi de eksik kalma hissini yaşamayacaklar.


Onlar bunu öğrendiler, ama maalesef ben bu duyguları öğrenemeden babamı kaybettim.


Onu kaybettiğimde sırtımı dayadığım dağ devrildi …….ben altında kaldım sanki bir daha ne o dağ olacak ne de ben yaslanabileceğim, sahip olduğum zamanı gereğince sevgisini kullanamadım.


Şimdi keşke bir daha şansım olsaydı diyorum ama dilim bunu söylerken gözlerimden boşalan yaşlar diyor ki;


Kaybettiklerin için gözyaşı dökme KEŞKELER bu güne faydası olmayan anlamsızlıklardır…

Onun düşüncelerini yaşatmaya özen göstererek kendimi ikna ediyorum. Yani babam olsaydı neler yapardı , hangi projeye sıcak bakardı, hangilerine bakmazdı. Davranışları, hükümleri, sevgileri neler olurdu…işte bende Niyazi Türkmen’e yakışır bir evlat olmaya çalışıyorum…evet sadece çalışıyorum…olduğumu henüz kimse söylemedi..Ona yakışır bir evlat olduğum o günleri zevkle bekleyeceğim…ama herhalde kırk fırın ekmek yemem gerekiyor diye de düşünmeden geçemiyorum.. 

Babam için yazdığım  bir şiir dörtlükle bitirmek istiyorum. 



KUSURUMU AFFET NOKSAN DERSEMDE,

CEMALİYİ YETİŞTİREN İFTİHAR SENDE,

HAKKIMDIR ÖNÜNDE DİZ ÇÖKSENDE,

YAKIŞIR BANA TÜRKMEN OĞLUYUM BABA.


Tüm babaların babalar günü kutlu olsun.


Ali Cemal Türkmen - 20 HAZİRAN 2021 PAZAR 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi