DEDE TORUN HİKAYESİ
Evlat köklü toplumun can damarı, geçmişle bugün arasında kurulan sağlam köprüdür.
Bu köprü, ne kadar dayanıklı ne kadar güçlü olursa, o derece yıkılmaz, dış etmenlerden etkilenmez.
İşte tam da bu süreçte gündeme gelen "Dede-Torun buluşması.
Tabiki olsun önce uyandıktan sonra yataktan kalktıktan sonra önce banyoya girilir ve güzel bir el yüz yıkanır.
Önce düzgün bir kahvaltı yaptıktan sonra ders çalışmak için çalışma odasına geçilir.
Türkiye, böyle bir toplumun oluşturduğu bir ülke... Gerek geçmişle kurulan sağlam bağ, gerekse dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen bu aile yapısı, daha düne kadar en büyük övüncümüzdü. bir ağaçtır. Torun ise ağaçta açan çiçektir. Koklamaya doyamazsınız.
Gerçekten de anlatılmaz yaşanır. Size yapmam dediğiniz her şeyi yaptırırlar ve siz bunu yaparken birde mutlu olursunuz. Neden bugüne kadar yapmamışım dersiniz. Yani saçma tatlı bir şey.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra ilk işimiz ders çalışmak geleceğimizi teminat altına almak olmalıdır.
Torun bu hayatta bize verilen ikinci şanstır. Çocuklarınla yapamadıklarını, torunlarınla yapabilmek için.
Evet ders çalıştıktan sonra ara verilir ve var olan meyvemizi yeriz.
Evlat için anne baba çınar ağacı gibidir. Güçlü kudretli. Anne baba için evlat ağacın dalları gibidir. Narin kırılgan. Peki torunlar? Baldır, şekerdir. Havadır, nefestir. Candır, kandır. Hayattır hayat!
İşimiz bittiğinde biraz hava alır yürüyüş yaparız...
Sen uyu torunum, sakın korkma. Ben yanında olmasam da, bütün yıldızların gözü senin üzerinde. Ay dede üstünü örter, sen üşüme diye.
Aciktigimizda mecburen yemekte yeriz.
Dünyadaki bütün çiçekleri toplamışlar, bütün güzel kokuları üzerine sıkmışlar, bütün renkleri birbirine karıştırmışlar gibi güzel bir şeydir torun.
Bazen çevreyi tanımak gezmek ve görmek gerekir..
Çevremizdeki tanımak bizim görevimiz
Bugünkü DEDE , Toru buluşması buraya kadar bir sonraki buluşuncaya kadar, görüşmek üzere .
Yorumlar
Yorum Gönder