Ana içeriğe atla

BIR ANNENİN DOĞUM GÜNÜN DE OĞLUNA YAZDIĞI MEKTUP

 


Oğlum ÖZGÜR CEM'E;

Seni kucağıma verdikleri gün bugün…Yani 6 Haziran dı...benim için önemli gün..

İlk karşılaşmamızda, gözlerime hücum eden sevinç , mutluluk gözyaşlarının üzerinden tam 12 sene geçti…

Bazen şöyle bir bakıyorum da yıllar ne çabuk geçmiş benim yakışıklı, Zeki, akıllı oğlum 13 yaşına basmış...

Bu mektubu bugün ne kadarını çözersin, uygulamaya başlarsın, bilemedim, ama hayat su gibi akarken bende seni seven bir Annen olarak sana olan duygularımı yaziya dökerek kayıtlara girsin diyerek, paylaşmak istedim. 

Bugün için çok fazla değer, anlam ifade eder mi? Bilemedim   ama zaman ilerledikçe ne demek istediğimi daha net anlayacaksın. 

Ömrüme ömür kattın, varlığın bizim ailemize her zaman en büyük lütuf oldu, seninle geçen günlerimin her biri için bugun şükür ve minnet doluyum…

Dilerim bir gün sen de benimle ( Annen ve Ablan' Ceren Özge) ile birlikte olduğumuz için mutlu olursun…

Ozgur Cem  Yakışıklı Oğlum Yüreğimden kalemime düşenleri seninle paylaşmak istedim, şimdi  değilse de ileride okuyunca  belki daha iyi anlarsın …

Oğlum Özgür Cem;

Her zaman Merhametli ol, yüreğinden acıma duygusu hiç eksilmesin. Düşeni kaldır, muhtaç olana kol kanat ger, ihtiyacı olandan yardımını esirgeme…

Saygılı ol güzel oğlum … Sadece senden büyüklere değil, küçüklerine de, sevdiklerin kadar sevmediklerine de…

Hoşgörülü ol oğlum… Senin gibi düşünmeyene de, seninle aynı inancı, rengi, ırkı paylaşmayan, aynı takımı tutmayan, aynı dünya görüşüne sahip olmayana da tahammüllü ol. Fikirlerini dinle, anlamaya çalış…

Sevgi dolu ol oğlum, çok sev… Her zaman Sevdiğini belli et; sarıl, öp, elini tut, sevdiğini söylemekten sakın çekinme. Sevdiklerinle doyasıya zaman geçir, çünkü hayat su gibi,  akıp gidiyor.

Ruhunu kinle, nefretle, intikamla   cehaletle hic bir zaman besleme oğlum… Bu duygular sizin yaş gruplarinizda sarmaşık gibi yayılır insanın yüreğine, içten içe çürütür… Yüreğinin bu hislerin ağırlığıyla ezilmesine izin verme kuzum benim …

Evet yasaminda Kimseyi küçümseme, hakir görme oğlum… İleride sana hiyerarşilerden, sınıf ayrılıklarından, üstünlükten bahsedecekler… İnsanların milletlerine, halkına,  yurttaslarina  mesleklerine, bankadaki paralarına, tenlerinin rengine göre bile bir gün ayrıştırıldığını fark edeceksin… Üstün insan olmak, erdemli olmakla mümkündür oğlum, unutma hiç bir zaman …

Bugün belki anlamayacaksın ama her zaman Şükür sahibi ol oğlum, hayatta sahip olduğun güzellikler için, bir yeni güne daha uyanabildiğin için, sağlıklı olduğun için, bizim gibi seni sevenlerin olduğun için, özgür ve Cem olduğun için, başını sokacak bir evin, tabağındaki yiyeceğin için her zaman şükret… Şükretmek için elindekileri kaybetmeyi asla  bekleme oğlum…


Bugunden cok çalış oğlum… Emeğini , alinterini ortaya koyarak yaptığın işin keyfi hiçbir yerde yoktur. Sadece para kazanmak için değil; sevdiğin işi yapabilmek, üretebilmek, onurlu olabilmek ,kendine,  ailene , sevdiklerine ve başkalarına faydalı olabilmek için cok çalış…

Bak benim Yakisikli Zeki güzel oğlum Mutluluğu, büyük şartlara sahip olmakta arama oğlum… Ev, araba, lüks yaşam olmasın mutluluk sebebin… Sevdiğin bir şarkıyı dinlemek, uzun süredir gitmek istediğin bir şehri ziyaret etmek, ne zamandır görmediğin bir dostunla yeniden karşılaşmak , sevdigin kızın elini tutabilmek, ona güven vermek gibi binlerce sebebin olabilir mutlu olmak için 

Kadınlara da, senden küçük çocuklara da, hatta  büyüklere de  çok değer ver oğlum… Fiziksel kuvvetini onlara karşı asla kullanma.. Şefkatli, sevecen bir adam olmak, seni zayıf bir erkek yapmaz; aksine çok sağlam karakterli, güçlü , onurlu,  sağduyulu bir erkek yapar… Ömür boyu birlikte olmak istediğin  anlaşabileceğin bir eş seç kendine, onu sev, koru, anla, kolla… mutlu et, Bir aile kurmak, hele ki bir çocuk sahibi olmak onun sorumluluğunu taşımak bizim gibi ( Anne) insanlara bahşedilen en büyük nimet tir bence…

Canım  biricik Merhametli oğlum,

Biz annen, ablan ve ailemiz, sevdiklerin,  önemsediklerin  olarak ömrümüz  sağlığımız yettiğince, HER ZAMAN senin yanında ve  arkanda olacağız. Seni koşulsuz büyük bir SEVGİ 'ile sarmalayacak ve becerebildiğimiz ölçüde en iyi şekilde yetiştirmeye, özenle çalışacağız. 

 Dilimiz dönüp, aklımız erdiğince sana doğrusunu, güzelini , anlatmaya çalışacak; seni her zaman can kulağıyla  dinleyeceğiz. 

Güzel oğlum bilki  yaşın kaç olursa olsun, sana her zaman saygı duyacağız… Görünmez bir elimiz her daim senin üzerinde olacak, sadece destek ve yardımcı olabilmek için...

Birlikte geçirmeyi dilediğim bunca  nice güzel, sağlıklı, huzur dolu mutlu yılların olsun Can oğlum…

Yaşantıma ışık saçan, hayatıma neşe katan, gül bahçeme renk getiren bi tanecik canım oğlum. Doğum günün kutlu olsun.

İyi ki doğdun, iyi ki benim oğlum oldun…

Seni seven ANNEN Sevda...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller...

TARİH 11 TEMMUZ 1979'U GÖSTERİYORDU

ACILI GÜNLER GERİDE KALDI Tarih 11 Temmuz 1979’u gösteriyordu. Babam çok heyecanlıydı. Vurulan Oğlu Ali Haydar Türkmen’in  Mahkemesi vardı çünkü. Sabah erkenden kalkıp üstünü giydi ve bizlere ”Ben Mahkemeye gidiyorum” dedi. Mahkemede oğlu Ali Haydar Türkmen'in davası sürerken karşı tarafla (oğlunu vuran polis ve onun arkadaşları) ilk defa karşılaşacaklar. “Can güvenliğimiz yoktur” diye mahkemeye gelmemiş, mahkeme heyetine dilekçe göndermişler.'di... Mahkeme'de duruma itiraz eden babam Niyazi Türkmen "Mahkeme Heyetine: “Biz siviliz ama can güvenliğimizden korkmuyoruz. Sizlerin karşınıza her zaman çıkabiliyoruz, istenilen her yere de gidiyoruz;; Ama ne acıdır ki onlar devletin her türlü imkânlarından yararlanıyorlar, bellerinde silah rahatça adam vurabiliyorlar ve üzerlerinde devletin resmi elbisesini taşıdıkları halde yine de “CAN GÜVENLİKLERİ YOK!“ diye mahkemeye bizim karşımıza çıkamıyorlar.   Burada bir  "ADALETSİZLİK " yok mu Hâkim Bey?...

TANITABILSEM,,,

  BİZİM KÖYÜN YEŞİL YAYLALARINI, İMKANIM OLSADA TANITABİLSEM, ALTIN BAŞAK VEREN TARLALARINI, FENNİ GÜBRE İLE CANLATABİLSEM. DEĞİRMEN ÇEVİRİR AKAR SULARI, İSTEYİNCE KOKAR MİS GİBİ SULARI, İSTEYEN TARLAYA SOKAR SULARI, KAZMA KÜREK İLE YÖNETEBİLSEM. AŞIK CEMALİYİM KÖYDEN AYRİYİM, NUFÜSUM ORDA NEDEN GAYRİYİM, KOVANIMA GELİP GİDEN ARIYIM, GAM YEMEM HERKESE TANITABİLSEM.