Ana içeriğe atla

BEYAZ ADAM KIRMIZI YÜREK



6 Subatta yaşadığımız 10 ilimizdeki felaket ( deprem) sonra buğulanan gözlerimle bakıyorum geçmiş ve gelecek hesaplarının kesiştiği her yer de kendime ait güzel ya da hoş, mütevazı anılar buluyorum. Bakıyorum göremiyorum aslında bana sorsanız görmek istediğim şeyin ne olduğunu bende bilemiyorum beklide.

Ankara da Şubat ayının son günlerinde havanın bir soğuk, kar yağıyor, zaman zaman yağmur yagiyor hava donduruyor, bir bakıyorsunuz sıcaklığın mevsim normallerinin üst noktalarına çıkıyor yakıyor.… Yoksa içimdeki boşluğun yarattığı fırtınanın yorulmuş bedenime dağılması mıdır bilemiyorum ama gerçekten bazen çok üşüyorum., bazen de ateş basıyor.

Ellerimin soğukluğunu avuçlarımın arasına aldığım oce çayımı ictikten sonra bir kahve fincanıyla  gidermeye çalışıyorum da peki yüreğimdeki yangını nasıl söndüreceğim işte bunu bilemiyorum?….Yer yüzüne dağılmış bembeyaz papatyalar örtü beynimde ki en ücra noktaya hükmediyor ve anlayamadığım bir şekilde beni sakinleştiriyor. Ya da akşam olduğunda cam balkonumdan seyrettiğim gece çikolata yıldızlarıma, sanki Kırmızı Yürekli şekillere benzeyen bulutlara baktığımda sakinliğimin paralelinde yaşadığım şaşkınlık soğuk havanın yarattığı bir uyuşukluk olsa gerek diye düşünmeme neden oluyor.

 İşte o zaman diyorum ki Mor menekşem de, beyaz kır çiçeklerim de KIRMIZI YÜREK’DE beni düşünüyor ve bana sevgisini yolluyor diyerek rahatlıyorum.. birden “KIRMIZI YÜREKLİ “ ne kadar yazılmış hikaye ve şiirler varsa onlar geliyor aklıma…..sizlerin aklına geldiği gibi… 

Ama dimdik ayaktayım. Soğuk, rüzgâr, kar, fırtınamı beni yoksa sıcak güneş mi, hangisi yaşam sevincimi elimden alabilir ki. Hangileri benim arzularımı , sevdamı,  özgürlüğümü,  özLemimi hiçe sayıp bilmediğim bir yöne savurabilir. İnsan içinde yaşattıklarının hüzünlerinin acılarının esiri olur sadece bir tek onlar yıkar ufacık bir esintiyle.


Negatif ve pozitif akımların aynı anda damarlarımda dolaştığı ilginç günlerden biri bugün. Ama her zaman söylediğim gibi beynimdeki pozitif akımlar daha çok artılı olduğu için dakikaların dağılımında bir an ağlamaklı bir an da kahkahalarımın yankılandığı ne istediğini bilmeyen şımarık çocuklar gibiyim adeta…

 Belki de bir el uzatılması halinde içimdeki olumsuz, negatif akımların bir kalemde yok olup gidecektir.

Bir bilinmezliğin dalgalarında rotasını kaybetmiş gemi gibi savruluyorum bilmediğim yarınların rüya âlemine. Siz benim yanımda mısınız….yoksa…kendinizi ve düşüncelerinizi saklamaya devam mı edeceksiniz???

Bu güzel düşüncelerle sizlere güzel, sağlıklı, mutlu, depremsiz, demokrasiyi içimize sindirebildigimiz vakitsiz, bol kazançlı bir hafta  dilerim. 20 ŞUBAT 


Ali Cemal Türkmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi