Ana içeriğe atla

CUMA GECESİ

 


Cuma gecesine önceden planlamış olduğum ailem, yakınlarım ve dostlarımızla birlikte Aile meclisindeydik.

Ülkemizdeki yasanan olaylar sohbetlerini yaptık. Nasıl bu topluma faydamız olabilir gibi hasbial ettik.

Belli bir saatten sonra herkes evine gitti.

 Bende Eve geldim yatmaya hazırlanırken çalan kapının sesiyle irkildin. Nicedir bu kadar mükemmel, harika kimse gelmemişti kapısına. Bu araları yaşamış olduğu sıkıntılarından dolayı kimseyi de istemiyordu zaten.  Geceler bir sancı olup içine işlerdi; ama yüreğinin en güzel yerine oturttuğu o sevdayı düşündükçe içine yayılan Sıcaklık alıp götürürdü tüm sancılarını.

Ne kadar zamandır böyleydi, ne kadar zamandır en yakın dostu özlem olmuştu, hatırlamıyordu. Evet özlüyordu. Çünkü özlemin içinde o deli sevdasını, çikolata yıldızı buluyordu. Artık gidenlerin arkasından ağıt yakmamayı çoktan öğrenmişti; ama bu başkaydı. Kimseyi onun kadar sevmemişti. Birine anlatmaya kalksa sözcükler yetmiyor, acizleşiyordu. Zaten asıl sıkıntıda buradaydı ya  kimseyle paylaşamıyordu, neye benzetse, bir yeri eksik kalıyordu. Hep ona dokunmak, hep onu hissetmek ve hep onu yaşamak istiyordu. Bu yüzden onun olmamasını bile umursamıyordu artık. Sevdasını, sevgilisi olmadan yaşıyordu.

O gittiğinden beri hayatına girip çıkan kimseyi kabullenememişti yüreği. Kendini, bitmeyen sevdasını ve o yabancı bedeni aldatmamıştı hiç...

Kapıyı açmak için yerinden kalktığında Masada duran deli sevdasının yazdığı bir mesaja ilişti gözü.. beni merak etme ………..alacaklar. 

"Gözlerini almalıydım karşıma, aldım. Her yerime aldım seni.. Günler geçtikçe her dokun işliyor bir yerlerime. Masmavi bir yere götürdün beni, kendimi göreyim diye.. Ellerimi tuttun benim, kanım daha hızlı aksın diye.. Dudaklarımı öptün benim, kafamı yastığa koyduğumda seni düşleyeyim diye.. Çünkü sen bunları yaparken aslında beni hayata döndürdüğünün farkında değildin. Paylaştığımız her şey çok güzel; ama korkuyorum.. Günün birinde sensiz bırakılmaktan, sensiz kalırsam bir hiçlikte yok olmaktan korkuyorum. Bu yüzden benliğimi kaplayışını durdurmak istiyorum; ama yapamıyorum. Ben hep seninle bir Dakika öncesinden daha çok şeyi bütünleştirmek istiyorum." Bir ses, bir umut bir tıkırtı bekliyorum, yada bir mesaj……geldim,,ben geldim diye,,,

Bilmem kaçıncı bin kez okuduğum yazıyı bir kez daha okurken kapının ısrarla çalındığını fark ettim. Mesajı notunu bıraktı, kapıya doğru yürüdü ve açtı. 

Deli sevdası kapıdaydı. "Hoş geldin" dedi, sessizliği tükendi, hüzün tükendi, özlem tükendi.. 

HOŞ GELDİN SEVDAM.. 

Sabah  uyaninca bunun bir rüya olduğunu anlayabildim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SEVGİ SELİME

                                    SEVGİ SELİME; Hayatımın aydınlığı, Yarin ( 29 Mart)  Senin doğum günün.  Önceden seninle sohbet edip sonrada benim duygularımı paylaşmak istedm. Bugün beni herkesten daha iyi tanıyor beni sevmeyi, mutlu etmeyi seçen yüce insan; Önce bana olan aşkın ve sabrın için,  hayatımın bir parçası olduğun için TEŞEKKÜR EDERİM.  Bugün milyarlarca kelime bile seni ne kadar özlediğimi tam olarak anlayamaz, anlatamaz , Sen gerçekten benim hayatımın en büyük hazinesiydin.  Bugün bize veda etmiş , yanımda olmayabilirsin ama sevgin ve hatıraların sonsuza dek hep kalbimde saklandı ve yaşayacak. Kalbim hala acı çekiyor ve gözlerim her zaman gizli gözyaşları döküyor. Beni nasıl bu durumda bırakıp gittiğini anlayamıyorum. Kalplerimizin dibinden, cennetteki yeni evinizde sonsuz mutluluk ve barış diliyorum. Hoşcakal iki nefes arasındaki can, hoşcakal yarım bıraktığımız heyecan , hoşcakal iki gözüm,  menekşem, pıtırcığım, Sevdam, Kara gözlüm,  Esmer güzelim,  Nur yüzlüm,  Eş

ANNEM HAVVA'YA MEKTUP

  ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin,  göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abarti  yok sözlerimde, eğer duyuyor, hissediyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni istedim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  bu kadar erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Ama keşke biraz daha uzun yaşamayı dileseydi