Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SUSMAK GEREKİR BAZEN

SUSMAK ... Yüreğinde sıkıntı barındıran, ağzı ile susar, kalbi ile konuşur, az söz ile çok "gerçek" anlatır. O içinden gelen sesi dinleyerek söyler, mantığı susar, yüreği konuşur. O şelale sularının köpüklenmesi gibi konuşmaz, başını gelen geçenin ne söylediklerini anlamak için çevirmez, kuşların uçmaları gibi gözlerini oraya buraya çevirmez, Ağzı, kulağı ve gözü ile susmasını bilir. Ağza üç, kulağa yedi, göze on, bilgelik kaidesidir. O halde "çok" konuşmak  niye? Hiç kimseye kelime tecavüzü yapılmamalı, bilen sussun, bilmeyen sussun! Hakikati öğrenmek isteyen, gitsin yürekten konuşanı, sevgi dolu Bilge'yi bulsun, O alır ilhamını ilelebet olandan, yürek sesini dinler, hayatın kendisidir, toprağın altını gibi parlar sözleri. Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için,  Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için, Bazen, ağlamak gerekir açılmak için, Bazen, anmak gerekir anılmak için, Bazen de susmak gerekir duymak için, Dinle gör, duy ve anla.

MUZAFFER İLHAN ERDOST'U KAYBETTİK

Türkiye'nin toplumsal bilincinin ve sol tarihinin oluşumunda önemli bir yere sahip olan Sol Yayınları'nın kurucusu ve sahibi Muzaffer İlhan Erdost, tedavi gördüğü Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.  Çok üzgünüm, Muzaffer İlhan Erdost… Yıldızlara Yoldaş olmak için koyuldu.... Bugün Yenimahalle Karşıyaka Mezarlığından Öğle Namazına müteakip uğurlanacaktır. Şair, Yazar, Yayıncı, İnsan Hakları Savunucusu Muzaffer İlhan Erdost'u kaybettik. Işıklar Yoldaşı Olsun.  Ailesine ve Sevenlerine Baş sağlığı diliyorum. MUZAFFER İLHAN ERDOST ilgili Bir Anımı Paylaşmak istedim. 12 Eylül 1980'den Sonra Mamak Askeri CEzaevi 7 Kasım 1980..  C4 bloğumuzun önüne askeri Reo marka bir araba yanaştı, anladık ki tutuklu geldi. İki kişi indirildi ama uzaktan durumlarının iyi olmadığını aramızda konuşarak teyit ettik. Koğuş kıdemlisine çabuk bir şekilde dışarı çıkmasını bahçe içerisindeki nöbetçi erle

IKTİDAR BATTIKCA BATIYOR

YANLIŞ SURIYE POLİTİKASI Bu ülkede yaşayan herkesin (yazarıyla, çizeriyle, siyasetçisiyle, sendikacısıyla, dernekçisiyle, sivil toplum örgütleriyle….)  kısaca herkes özellikle Suriye politikası ve hükumetimizin ülkemizde uyguladığı yanlış projeleri verilen zararları, insanlarımız için yapılan diğer çalışmalar konusunda önce kendi ailesine,  çevresindeki arkadaşlarına, dostlarına, kamuoyuna veya dilimiz döndüğü ölçekte yalın bir dille herkese anlatması gerektiğini ifade ediyorum. Hale İktidar ve yandaşları öngörüsüzlüklerin den, stratejik yanlışlıklarından geri çekilmeye niyetli gözükmüyor. Burada sorulması gereken temel soru şu; Suriye'nin birliğimi Ya da parçalanması mı Türkiye'nin yararına? Sizin düşüncenizi bilemem ama ben düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim. Ben Şüphesiz ki Suriye'nin birliği ve bütünlüğüne kavuşması ülkemizi, ve orta doğuyu rahatlatacak olan tek seçenektir. Aynı zamanda bu seçenek emperyalist planları da darmadağın edecek seçeneklerde

BEYAZ ADAM KIRIMIZI YÜREK

HOŞ ANILAR Buğulu gözlük camların ardından buğulanan gözlerimle bakıyorum geçmiş ve gelecek hesaplarının kesiştiği her yer de kendime ait güzel ya da hoş, mütevazı anılar buluyorum. Bakıyorum göremiyorum aslında bana sorsanız görmek istediğim şeyin ne olduğunu bende bilemiyorum beklide. Ankara da Şubat ayının son günlerinde havanın bir soğuk, kar yağıyor hava donduruyor, bir bakıyorsunuz sıcaklığın mevsim normallerinin üst noktalarına çıkıyor yakıyor.… Yoksa içimdeki boşluğun yarattığı fırtınanın yorulmuş bedenime dağılması mıdır bilemiyorum ama gerçekten bazen çok üşüyorum., bazen de ateş basıyor. Ne yapacağımı hesap edemiyorum. Ellerimin soğukluğunu avuçlarımın arasına aldığım bir kahve fincanıyla yetmiyor ardından bir bardak çayla gidermeye çalışıyorum da peki yüreğimdeki yangını nasıl söndüreceğim işte bunu bilemiyorum…. Yer yüzüne dağılmış bembeyaz papatyalar örtü beynimde ki en ücra noktaya hükmediyor ve anlayamadığım bir şekilde beni sakinleştiriyor. Ya da akşam olduğun

YOL-İŞ SENDİKASI 3.NOLU ŞUBE EMEKLİ ÜYELERİNE PLAKET VERDİ.

SENDİKA EMEKLİ ÜYELERİNİ ONURLANDIRDI Türk-İş’e bağlı Yol İş Sen. Ankara 3. Nolu Şube Yönetimi Ankara, Necatibey Caddesindeki Binasında gerçekleştirdiği etkinlikte emekli olan üyelerine plaket verdi. Yol-İş Ankara 3. Şubesi emekliliğe ayrılan birçok üyesine kısım, kısım çağırarak kendi binasında (onurluluk) plaketi verdi. Gerçekleştirilen etkinlikte konuşan; Yol- İş Sen Ankara 3. Nolu Şube Başkanı Ali Serdar Şahin "Sendikal mücadeleye bu güne kadar destek veren, birlikte çalışmaktan onur duyduğumuz, Kurumlarında yetkili yerlerde görev yaparak onurlu hizmetler veren ve emekliliğe ayrılan üyelerimizle Birlikte çalıştığımız süre içerisindeki mesai arkadaşlığınıza, dostluğunuza ve özverili çalışmalarınıza teşekkür eder, emeklilik yaşamınızda aileniz ve tüm sevdiklerinizle birlikte sağlık ve mutluluklar dileriz” dedi. 'MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ' Ali Serdar Şahin konuşmasında “Ülkemizin içerisinde olduğu böylesi sıkıntılı b

ESKİDEN

Yılları biraz geriye sardık Çember çevrilir, Su musluktan içilir, Ağaçlara tırmanılırdı. Bebekler bezden, Silahlar tahtadan, Resimler kömür karasından yapılırdı. Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin İsimleri konulur, Saatli maarif okunurdu. Komşuda pişen Bize... Bizde pişen komşuya düşerdi. Geceler ayaz, Sokaklar karanlık, Yıldızlar parlak olurdu. Turşu, salça, mantı Evde yapılır, Karpuz kuyuda soğutulurdu. Erik ağacının çiçeği, Pencere camımıza yaslanır, Güz yaprakları bahçemize düşerdi. Kardan adam yapılır, Evlerde soba yakılır, Kış gecelerinde masal anlatılırdı. Merdiven çıkılır, Aidat ödenmez, Yönetici seçilmezdi. Evler badanalı, Sokaklar lambasız, Mahalleler bekçili olurdu. Ajans radyodan dinlenir, Çizgi roman okunur, Defterlere kenar süsü yapılırdı. Hayat, Arkası yarın gibiydi, Kesintisizdi. Her gün yaşanacak bir şey vardı. Herkes kendi düşünü kurar, Kendi hayatını oynardı. PEKİ YA ŞİMDİ NE YAPILIYOR!!!!!!! Herkes ÇOK Yoğun, ÇOK Yorgun Ve

TEŞEKKÜRLER

DOĞUM GÜNÜMÜ KUTLAYANLARA TEŞEKKÜR EDERİM. Şubat ayının biri benim doğum günümdü. Bir yıl daha geçip gitti, arkasına dönüp bakmadan. Ama ben de boş durmadım, yaşadım. Mutlu oldum, üzüldüm, kızdım, hüzünlendim, yalnız kaldım, kalabalıklardan yoruldum, gittim, geldim, koştum, kuşlara imrendim, meleklerle beraber oldum, çiçekleri kokladım…Kedileri, kuşları, balıkları sevdim... Aslında yaptıklarımın birçoğunu sıralayamadım, sadece aklımda kalan önemli güzellikleri sizlerle paylaştım. O kadar çok şey yaptım ki, bir yılın aslında bir insan hayatı için ne kadar da uzun bir yol olduğunu anladım. Gerçek manasıyla bir yıl yaşamak, bin yıl yaşıyor gibi yapmaktan çok daha güzelmiş, çok daha anlamlıymış, bunu anladım. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu, sevginin her şeyin üzerinde olduğunu öğrendim. Sevdiklerinize mutluluğunuzu, sevginizi zaman geçirmeden göstermemiz gerektiğini öğrendim.. Bu arada yeni bir torunum ( Doğa masal) oldu. Yanı torunları ikiledik.. Teşekkürler ömrü