Ana içeriğe atla

Kayıtlar

EYLÜL HUZUR VE MUTLULUK GETİRMESİ DİLEĞİYLE

 EYLÜL... Sizlerinde bildigi gibi her mevsimin kendine özgü bir rengi vardır... Mart, Nisan yeşille , Eylül sarı ve kızılla , Aralık, Ocak  beyazla özdeşir hep... Eylül ,yeşilden sarıya , sarıdan kahveye , kahveden turuncuya ve hatta kızıla dönüşen bir renk çümbüşüdür adeta... Eylül hep , hüzün , hazan ve yağmur ayı olarak bilinir... Umutları taze tutmak adına ,Eylül yağmurlarının hüznü silerek huzur ve mutluluk getirmesi ,sararan yaprakların ise yüreklerde hep taze ve yeşil bir UMUT olarak kalması dileğiyle tüm güzel CANLARA MERHABA  SAĞLIKLI BARIŞ DOLU GÜZEL GÜNLERE... Aylara ve yillara 😂💞❤🌞

BARIŞ VE SEVGI'YI HIC BIRAKMA

 BARIŞ VE SEVGİ Yİ HİÇ  BIRAKMA!!!!!!! “Başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir, kendi nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir.” Sözüyle başlamak istedim.. Yanan bir mum’un sigara dumanını emerek yok ettiği varsayımı ne derece doğru bilmiyorum. Ama söylenen bir sözün yanlışı varsa da yalanı yoktur düşüncesinden yola çıkarak, kapalı mekânlarda sigara içerken bir mum yakarımdım. Fitil yanarken mumun eriyerek şekil değiştirişini izlerdim.  Kâinatta var olan hiç bir şey yok olmaz cümlesini anım sarımısınız. Bu yok olmama duygusu bana garip bir mutluluk verir. Sevinirim. Çünkü yok olduğunu sandığım sevmek eylemi de mumun eriyikleri gibi sadece şekil değiştirmiş yok olmamış oluyordu. O halde mumun eriyiklerine nasıl yeniden şekil verebiliyorsak, sevginin de kırpıntılarını toplayarak yeniden güçlü sevgiler oluşturabiliriz…..öyle değil mi? Çok mu lafı dolandırdım bilemiyorum…ama birazda süslemek gerekir.. Size bir tarif vereceğim sevgili arkadaşlarım ben eski aşçılardanım , 1980’lerden

KISA VE ÖNEMLİ DIP NOT

 KISA VE ÖNEMLİ Ülkemizde yaşanan; Statüko ve sağ*(gerici) yobaz siyaset kendi zenginlerini ve kalantorlarını sahneye sürdükçe, " giderek daha da  yoksullaşan hatta fakirleşen siyasetin ülkemizin ezici çoğunluğunun bu adaletsiz, ekonomik sıkıntılara ve gayri hukuki dönüşüme"  çok daha fazla kayıtsız kalmayacağını tahmin ediyorum. Ancak ; solda , barış, emek, özgürlük ve eşitlikten yana, alçak gönüllü ve mütevazi" siyasi kimliği ile özellikle bugün ki iktidar'in "sağ" siyasetin karşısında , haram ve yolsuzluklardan uzak,  insan haklarının ve çevrenin korunmasını, savunulmasında yana olan , özünde demokratikleşme,  devrimcilik ve halkçılık ilkelerini önemseyip , uygulamaları içerisinde  bulunan, yurttaşlık çizgisini bozmayan , düşünce savunucuları Ülkemizdeki Solun yeni liderleri olacağının bilinmesine;  Ayrıca; Dünya ve Ülkemiz  siyaseti için önemli bir kazanım olacağı bir gerçektir.. Ali Cemal Türkmen

INSAN OĞLU GARIP BİR YARATIK

İNSAN OĞLU BİR GARİP YARATIK..... geriye dönüp, nerden, nereye geldiğine bakmaz. Övüldükçe, alkışlandıkça kendine güveni artar ve her şeyin iyisini sadece kendisinin bildiğini sanır. Gitme zamanı, değişiklik zamanının geldiğini göremez, yada görmek istemez veya kabul edemez. Oysa toplumlar, altı dibine kadar açılmış ateşte kaynatılan su gibidir. Isı artıkça, buhar dışarı çıkmaya çalışır. Delik bulamazsa, kapağını fırlatır. İşte demokrasinin en güzel yanı da budur. Demokrasinin kuralları iyi, işletildiğinde bu supop görevi yapar. Kapağı patlamadan sıkışmayı yok ederler. Demokrasilerde çare tükenmez.... Bizlerde daima hakikati arayan ve onu buldukça bulduğumuza kani,  oldukça söyleme cesaret gösteren insanlar olmalıyız.. Sağlıklı güzel günler diliyorum Saygılarımla; Ali Cemal Türkmen

MUTLULUK BIR YARIŞ DEĞIL BIR YOLCULUKTUR

MUTLULUK BİR YARIŞ DEĞİL BİR YOLCULUKTUR..….....  Önce evlendiğimizde hayatın çok daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan sonra, hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Bir kısmımız bu sayıyı 3..4..5 çıkaranlar hatta bu hayatta 8,,9,,10 çıkaranlar bile var…şaşırmayın o kadar aramızda yaşıyorlar..ama sağımızda ama uzağımızda amma da ötemizde ne fark eder. Hepsi bizim ülkemizde Türkiye’miz de yaşanan gerçekler..Neyse konumuza devam edelim.. Sonra çocuklarımız yeterince büyük olmadıkları için kızarız, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız. Kendimizi böyle avutarak yaşamımıza devam ederiz. Bu arada da farklı sorunları çözeriz. Bundan sonra ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz, kızarız, bağırırız. Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, sanarız ama yeni bir araba alınca, mutlu bir olay yaşayınca, güzel bir tatile çıkınca,

ANNEM ( HAVVA)'YA MEKTUP

ANNEM (  HAVVA )'YA  MEKTUP  Bu yazıyı sana adadım annem. Sensizliğinde, çekilmeyen bir günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler karalamak için oturduğumda, bilgisayarımın başına, sana dair bir şeyler yazmak istedim. Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin, okunduğunu da göremeyeceksin ama olsun senin yerine duygularımı paylaştığım insanlar okuyacak. Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abartma yok sözlerimde, eğer duyuyor, işitiyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni isterim.  Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor be anne. Kızgınım sana !.. kırgınım bizi bırakıp  erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Elimden bir şey gelmediğinin de !.. Ama keşk

SENDİKALI OL

Sendikalar, işçilerin veya işverenlerin kendi hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzere oluşturdukları, örgütlendikleri sınıfsal ve toplumsal örgütlerdir. Sendikalar (işçi, memur, emekli ) kisaca EMEKCI sınıfının ekonomik örgütleri olarak yalnızca ücretlerin ya da parasal sosyal hakların belirlenmesi amacıyla toplu sözleşmeler bağıtlayan örgütler değildir. Günümüz koşullarında sendikalar; toplumsal ve siyasal yaşamın içinde; * (işçilerin, memurların, emeklilerin) sınıfsal çıkarları doğrultusunda etkinliklere katıldıkları sürece, demokrasinin sınırlarını geliştirir ve emekcilerin haklarını güvencede tutarlar. Emekçilerin ( İşçilerin, memurların, emeklilerin) birer dayanışma örgütü olan sendikalar; dil, din, inanç, ırk, etnik ya da ulusal farklılık ve düşünce, ayrımı gözetmeksizin tüm Çalışan ve emeklilerin  ortak örgütleridir. Uzakta durma, düşünme emekli gel sende Sendikalı ol... Ali Cemal Türkmen