Ana içeriğe atla

Kayıtlar

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN;

8 Mart Kadının özgürleşme mücadele günüdür. Türkiye Cumhuriyetinin odak noktasında yer alan kadınlarımız, üstlendikleri, misyonu yaşatma görevini ülkenin yaşadığı problemlerin birinci derecede muhatabı olmalarına rağmen hiçbir fedakarlıktan çekinmeden yerine getirmiş; modern ve çağdaş Türkiye'nin oluşmasında söz sahibi olmuşlardır. 8 Martın kuruluşunda kadınlar hakları için canlarını vererek mücadele ederek bu günü tarihe kazıdılar. Bugün de k adın hakları hala kazanılmış durumda değil, eşit işe eşit ücret alınsa da kölelik koşullarına mahkum ediliyor. 8 Martta yapılacak olan bence, erkeklerden çiçek beklemek, alışveriş yapmak yerine, hakları için mücadele edebilmektir. Ve kadınlar, Bizim kadınlarımız: Korkunç ve mübarek elleri, İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle Anamız, avradımız, yarimiz Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen Ve soframızdaki yeri Öküzümüzden sonra gelen Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazard

EKONOMİK KRİZ

İŞ,  EKMEK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ Pazardan, marketlerden, çarşıdan hiç bir şey aynı fiyattan alınamıyor. Paranın değeri pula döndü. Ekonomideki kötü gidişat " PARA- DÖVİZ" krizi olarak patladı. Halkımızın alım gücü iyice düştü. Sürekli borçlanarak satamayacakları kadar mal üretmeye devam eden kapitalistler, elde ettikleri yüksek karları cebe indiriyorlar. Şimdide Şirketlerin borçlarını emekçilerin sırtına yıkıyorlar. Çok sayıda büyük şirketler konkordato ilan ederek iflasta olduğunu beyan etti. Milyarlarca dolar para yurt dışına çıkarıldı. Köprülere yolcu, hastanelere hasta teminatı verilerek yapılan " BÜYÜK PROJELERLE" şişem balon patlamış bulunuyor. Enflasyon çift rakamlı , vatandaşın enflasyonu ile devletin kurumu (DİEK) enflasyon arasında dağlar kadar fark var. Bir çok şirket seri halde işçi çıkarmaya devam ediyor. Krizleri Kapitalist sistem üretir. Bu sistemde ekonominin çarkları halkımızın yararına dönmez. Büyük şirketler, tekeller

SUSMAK GEREKİYOR BAZEN

 AĞZI, KULAĞI VE GÖZÜ İLE SUSMASINI BİLİR. Yüreğinde sıkıntı barındıran, ağzı ile susar, kalbi ile konuşur, az söz ile çok "gerçek" anlatır.  O içinden gelen sesi dinleyerek söyl er, mantığı susar, yüreği konuşur. O şelale sularının köpüklenmesi gibi konuşmaz, başını gelen geçenin ne söylediklerini anlamak için çevirmez, kuşların uçmaları gibi gözlerini oraya buraya çevirmez, Ağzı, kulağı ve gözü ile susmasını bilir. Ağza üç, kulağa yedi, göze on, bilgelik kaidesidir. O halde "çok" konuşmak niye?  Hiç kimseye kelime tecavüzü yapılmamalı, bilen sussun, bilmeyen sussun!  Bazen akışına bırakmak gerekir; Yaprakları suyu, Mevsimleri,Olayları, İnsanları... Ve bekleyip görmek gerekir sonuçları...  YÜREK SESİNİ DİNLER Hakikati öğrenmek isteyen, gitsin yürekten konuşanı, sevgi dolu Bilge'yi bulsun, O alır ilhamını ilelebet olandan, yürek sesini dinler, hayatın kendisidir, toprağın altını gibi parlar sözleri. SUSMAK GEREKİR DUYMAK İÇİN... Bazen, u

YAN, YANA KARDEŞ GİBİ

HEPİMİZ BERABER KARDEŞÇE ÖNCE YAŞAMAYI, ARDINDAN DA PAYLAŞMAYI ÖĞRENMELİYİZ;  Güzel ülkemiz yüzyıllardan beri çeşitli ırklardan, farklı renklerden, farklı inançlardan ve farklı mezheplerden olan insanları kardeşçe kendi bağrında barındırmıştır. Bu farklı güzellikler, farklı renkler, kültürel çeşitlilikler yüzyıllar boyunca bu güzelim ve bereketli Anadolu'nun toprakların da yan, yana kardeş gibi yaşadılar ve bütün bu güzellikleri dostluk içerisinde paylaşmasını bildiler.  BARIŞ VE KARDEŞLİK Fakat barışın ve kardeşliğin, dostluğun hükümran olduğu bu yaşam tablosu bir takım karanlık elleri rahatsız etti. Bu birliktelikler,  halkın arasına fitne ve fesat tohumları ekmek isteyen, bölünme ve parçalanmayı, AYRIŞTIRMAYI,  arzulayan bu karanlık odakların amacına ulaşmasına engeldi. Her zamanda engelleyecektir. NİFAK TOHUMLARI Sonunda ekilen nifak tohumları büyük sorunları, ayrışmaları, kopmaları, hizmet verim engelini beraberinde getiriyor. GÜZEL ÜLKEM, TÜRKİYE B

KİMİN UMURUNDA !!!!

 SEBEP NEDİR PEKİ ? Yaşamın hangisi kıyısında olsan da bu soğuk kış Şubat ayında elbet bir yerlere sürüklenirsin en azgın dalgalara, çepeçevre kuşatınca anlarsın yardıma muhtaç olduğunu.  Ankara dan özellikle de Yenimahalle ilçemiz, Batıkent Semtinden etrafına bakınca sadece çekip gidenler görünür aynı güneşe aldanıp meyve veren ağaçlar gibi, zemherinin gölgesinde kurumaya mahkumluğun'u ,güneşe sinirlenerek sürdürürüz her birimiz izinliyken Ergazi mahallesinde... İşte o anlardadır insan yapayalnızken, kurtulmaya çalışır kafasını kurcalayan problemlerden, sakin bir melteme muhtaçken apansız bir lodos alır götürür güzel loş hayalleriyle beraber uzaklara... Ve haykırır ne olur sevgimi bari geri ver diye... ama yalvarmak bazen yetmez bazen de, daha çok şey istenilir elinde karamsar bir nefret... Sevginin , merhametin , hoşgörünün dönüşünü göremeyecek kadar bir çıkmazdadır insan bazen... Bakarsınız etrafınızdakiler de umursamaz olur bütün eşyalar, mor menekşeler

BİLİNMEYEN ÜLKE TÜRKİYE

TÜRKİYE'NİN BUGÜNKÜ  DURUMU PARLAK BİR ÇÜRÜME Ülkemiz hakkında bütün bildiklerimiz hızla geçen bir trenin, yükseklerden uçan bir uçağın penceresinden gördüklerimiz olarak kalıyor. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı tam bilemediğimiz gibi, gücümüzün nelere yetip nelere yetmeyeceğini de ölçüp biçemiyoruz.  Politikayı iş edinenlerimiz toplumumuzun politik gerçeklerini yeterince bilmeden didiniyor. Yasa çıkaran adamlarımız, çıkardıkları, uyguladıkları yasaların yaşamımıza uygunluk derecesini kavrayamıyor. Devlet (KAMU, BELEDİYELER)  yönetenlerimiz ken disine yalan yanlış yansıtılan olayları, vak'aları gereği gibi değerlendiremiyor. Bakanlıklar, Belediyeler, Devlete bağlı Şirketler devleşen, canavarlaşan bir ANAMAL düzenin bencilleştirdiği, duygusuzlaştırdığı, sinirli ettiği bir kalabalık gereksiz yerlere su gibi para harcıyor, Zevkine zevk rahatına rahat katıyor. Devlet kurumlarının bütçe harcamalarını denetleyen kuruluşumuz "SAYIŞTAY"IN raporları ne kamuoyu (y

YEREL SEÇİMLERE GİDERKEN

KENDİMİZİ SORGULAMADIK Biz AKP'yi her fırsatta suçlarken  kendimize dönüp  de biz ne yaptık  da AKP bu boyutta büyüdü  ve 96 yıllık  Cumhuriyetle  Atatürk'le  hesaplaşma  durumuna geldi diye kendimize sorgulamadık! Her fırsatta  ya eleştirdik  ya da hakaret ettik. Başkalarının paylaştığı  resimleri paylaşmayı  çok  daha kolay gördük . Oysa paylaştığımız  bu resimler için ne bir görüş  notu düştük,  nede eleştirdik . Bunu sosyal medya aracılığı  ile sosyal bir katkı  zannederken de ya kendi eksiklerimizi  paylaştık! Hiç okumadık,,., araştırmadık,,, düşünce  yorum üretmedik   ya hakaret ettik ya da kişileri karalamaya devam ettik. Su anda yaptığımız  gibi bunu da  bir meziyet edindik! Şöyle  bir geriye gider AKP yöneticilerin  dediklerini gözden  getirirsek; "EVET çıkarsa  şehit  gelmeyecek" dediklerinden beri yaklaşık 418 şehit  geldi. "EVET çıkarsa  OHAL bitecek " dediklerinden beri OHAL 6.kez uzatıldı. "EVET çıkarsa  işsizlik